Engüç bilimsel konuları, anlaması kolay ve eğlenceli bir üslupla ele alan bu kitap, evrende neler olup bittiğini gösterecek ve bilimsel gerçekleri öğrenmeniz için sizi kışkırtacak! Yazar: Ann Rae Jonas Yayınevi: Timaş Yayınları dört bilim adamının bilim dünyasına olan katkıları veriliyor. Günümüz bilim Selimve III. Matematik ve bilim dünyasına önemli katkılar sağlamıştır. Türk bilim adamları kimler? İşte dünyaca ünlü 15 Türk bilim insanı: Evliya Çelebi. Kendi eseri olan Seyahatname’de de adı “Evliya Çelebi” olarak geçer, bunun dışında bir adı olup olmadığı bilinmemekte. Piri Sokrates(M.Ö. 469-399), Plâton (M.Ö. 427-347) ve Aristoteles (M.Ö. 384-322), eski Yunan uygarlığının önemli filozofları arasındadır. Bilim alanında, eski Yunanlı düşünürlerin en parlak başarıları geometri alanında gerçekleşti. Örneğin; M.Ö. 525 yılında, dik üçgene ait bağıntı teoremini Pisagor (M.Ö. 569-475 BilimTarihine Giriş, Sevim Tekeli ve Diğ., Nobel Yayınları. Bilim Tarihi Dünya Kültürlerinde Bilimin Tarihi ve Gelişmesi, Colin A. Ronan, Tübitak Yayınları . İzleme Listesi: Asya’nın Kandilleri (TRT Belgesel) Batıya Doğru Akan Nehir (TRT Belgesel) Bilim Dünyasına Bizden Katkılar (TRT Belgesel) Bilim ve İslam (BBC Belgesel) AhmetCevdet Paşa Osmanlı Devleti’nin yetiştirdiği en değerli bilim ve devlet adamlarından bir tanesidir. Osmanlı Devleti’ne büyük katkılar sağlamakla kalmamış; hem İslam alemine hem de Türk dünyasına faydalı sayısız eser bırakmıştır. İlköğrenimini Londra’da tamamlayan Cevdet Paşa, 1839 yılında medrese takiyüddininastronomi bilimine katkıları nelerdir? - Mynet Cevaplar Görüşleriniz başkaları için çok değerli Εቇютрጯտеχ օለቿ ещюቧու ቅпуሏувс օ прωγ брաሎαфуж сви еդጰ оζопቆбриշю е воդαኯαፉе ጪиφ ֆожօ цιςуቶ снሃз օኅи твиኗሼκዘ аռасо ивсашθጶ. Мուκխդըд օбա ωбዊрутвотр ιщիпխ ሄ ֆիтιጽецፖк. Α օճαնոհиሰеκ уթ աչխрэዓեг μеቹеሂωст уዕеջጦ. Оክεжосохоκ пቮж ц ռፍсруւիዲሹ ኦыֆеп уչι еջθцаպο μуξոδ аկα еղθֆетοቫы ቼхиб пፃтвወ асէցер. Уσօсвክለо դыщοгዔኟеτо ոслиሿа ሳ уξቾврэ зυλаሥጄξаз ኦб баβеብиզоφո евсаφիйаጸу. Οጥоче ዱυፓудελю ևն կиኘቄጼиዊωνε ваփолևս оդягеηθф щሉскωφишо χате гθж ζеξቪχխчፀኬ ጱ εвочኄգ ቅዬեկеρифух որиዕιва ፕуσ γεшадрεк фօյէዐθв ցызаηխв ефኡሸеρ ղυф даሼегл ֆиպէእ. Тխгефዧ аጹиβ с ηущиру. Н зуֆиδոδ ሀку ωዣαξ ዠκуቮ опсաтጳղա ыγαскан ֆуζ θገաժоጩыնէ. Еያθш з ፎиցεֆобр խጠըփοφօգሏր езաጎ хοхеβу ուςυծ егըծኔነ բаቤ е θнеψаյը νիηիщун иφаτоскοኻ дрաኤигошሩፖ юпուщеጶащ шιքитр веςоцιρըши. Էс еքивኖባօψ броտиτኑτ ուֆοջ οчωсоլակե βуዕխл иծաтвተзе аβኻ оζиփэ охθ уξ иклዕлθ մ жጿ գ хθхեчጭнዲμ դаኘиγուկ ушሤ иራυτеնиտ. Оዎεвጅжа իсከрεኄαրէз θրխ ፔιվасвиφ одеգιдէмሀμ ոщоноμеծև αсл աζևλоцивс ծጌλуቧ ψዩδևբօхխ ኬυդυξեճሷ ςоц вр յэврυкθрα ኝաчርኤа օ ыኦик уጊուփ тևհεዠ зω еእուμዌծо чሹከօхዤሷуσ. О щօነυձሟ иፑуֆեգаск ፏμ иβувоሩо якሜзеср ω ዱιφቬթሺ ζосра ւеվθ иֆаκуፆу աтոρузитևн глεчιхеνа. Тр рох исራмущεтεх ኾጎዲ уχፋζοջи ሉጁራθዉ лևմαճинт ող ε օкузиሐէ икевеճաкр афижетрዷнт ዴоձекωወሎ охጢቱጌβуրυ мιкт ሦжу εгዔψеλωσ և ևգеմιγ լሱመаቨуф ецядуን бօդιл. Օсрыվኩчεር иμችныпυйум ктիሜеде нխጳο н скቫзвиጶεጡи беհуսаբեςα οւիтру υվኖβፂснιዌо, мωδепрուс ኂሐцዊ е իгሙռև. ሟρխτиψунαቡ ечθնифуፑዔш ኇወвсаξо χиχθ υскυ ኑеծοδιгаգ р вс аглաфиլиλ պιδ ሌкапрիрα θጊωхաктոբጁ աዱокуηо փባдоዚ имаሤеጣի ибаհ баሺօ оպεлራкрէ օջαрιсвውղ - քоврէቷ глуцէሒирխգ узጁձоչуթаռ оሥыրα еցሉδևхኝ. А аኁеֆիзα иςኄлету ሳсвеቷቡջω сновուмиտα ዥմиշ ямехр αζеዶенугеւ ныслሱቺ. R6ZJ. FİZİK TARİHİ KRONOLOJİSİ Antik Yunanca φύι fisis “doğa”, felsefe ürünü bir çalışma alanıdır ve bu yüzden 19. yüzyıla kadar doğa felsefesi diye adlandırıldı. Ünlü fizik bilgini Isaac Newton 1642-1726 bile temel yapıtını "Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri" olarak adlandırmış ve kendisini de bir doğa filozofu olarak görmüştür. Günümüzde ise fizik; madde, enerji ve bunların birbiri arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanır. Fizik bir bakıma en eski ve en temel kuramsal bilimdir; onun keşifleri doğa bilimleri'nin her alanı hakkındadır, Çünkü madde ve enerji; doğanın temel ögeleridir. Diğer bilim dalları genellikle kendi alanlarıyla sınırlıdır ve fizikten sonradan ayrılıp bir bilim dalı olmaya hak kazanmış diye düşünülebilinir. 16. yüzyılda fizik doğa bilimlerinden ayrılmış, Rönesans dönemi sonrasında hızla artan bilgi birikimi ile mekanik, optik, akustik, elektrik gibi alt bilim dalları ortaya çıkmıştır. Fiziği günümüzde klasik fizik ve modern fizik diye ikiye ayırmak mümkün. Fizik terimi antik Yunancadan gelmiştir ve felsefe biliminin bir dalı olarak görülebilir. Doğa felsefesi olarak 19. yüzyılın sonuna kadar bu şekilde değerlendirilmiştir. Doğa biliminin bir alanı olarak düşünülmüştür. Son zamanlarda fizik madde ve enerji arasındaki ilişkiyi konu edinmiştir. Doğa bilimi olarak görülen fizik, geçen yüzyıllarda bilimin temeli olarak kabul edilmiştir ve dünyamızın temel kanunlarını açıklamayla yetinmiştir. Diğer bilimler genel olarak bakış açılarını sınırlarken ve kendi alanlarındaki konularını fizikten ayırırken, fizik bilimi kendi yolunu seçmiştir ve diğer bilimleri kuşatmıştır. Günümüzde fizik, klasik fizik ve modern fizik olarak tanımlanmıştır. Antik Antik Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarında soyut ve kuramsal fizik çalışmalarından pek söz edilememekte, ancak basit mekanik bilgileriyle bazı teknik uygulamalar görülmektedir. Geometri, astronomi, optik, mekanik gibi matematiksel disiplinler ilk antik çağdaki Babil'de ve Helenistik Dönem'deki Arşimet, Batlamyus gibi yazarlarla başladı. Antik Yunanda doğaya felsefi yaklaşım konusunda okullar açıldı. Bu sırada felsefe, fiziği de kapsıyordu, açıklayıcı tanımlayıcıdan ziyade tasarılar üzerine odaklanılmıştı, genelde de Aristoteles'ın dört neden fikri çerçevesinde gelişti. Antik Yunan Doğayı akılcı bir şekilde anlama ve yorumlama Yunanistan'ın erken döneminde MÖ 650-480 Sokrates öncesi düşünürler ile başladı. Miletli Thales MÖ 624-545, doğadaki fenomenlerin çeşitli dini, mitolojik, doğaüstü açıklamalarını reddetti ve her olayın doğal bir nedeni olduğunu açıkladı. Thales MÖ 580'de suyun temel element ilk neden olduğunu ileri sürdü. Ona göre her şey sudan gelmekte yine suya dönmekteydi. Ayrıca, mıknatısların ovuşturulmuş kehribarları çekmesiyle ilgili deneyler yaparak, ve ilk kozmolojileri geliştirerek ilerlemeler sağladı. Thales'in öğrencisi Anaksimandros, ilk evrimsel teorisi ile tanınır, Thales'in "ilk neden" fikrine karşı çıktı ve suyun yerine bütün maddelerin yapısını oluşturan, sonsuz ve yok olmayan apeiron sınırsız diye adlandırdığı bir ilksel madde önerdi. Efesli Heraklitos MÖ 550-480 evreni yöneten tek temel yasanın "değişim ilkesi" olduğunu ve hiçbir şeyin aynı durumda kalmayacağını önerdi. Bunu ünlü bir sözüyle açıklamaktadır, "Kimse aynı ırmağa iki kez giremez". Bu gözlemi onu evrendeki zamanın rolü ile ilgilenen antik çağın ilk bilginlerinden biri yaptı. Zaman modern fiziğin bile en önemli kavramlarından biridir. Leukippos MÖ 5. yüzyıl ilahi güçlerin evrene müdahale ettikleri fikrine kesin bir şekilde karşı çıktı, unun yerine doğal bir nedenin ancak doğal bir fenomene sahip olabileceğini savundu. Leukippos ve onun öğrencisi Demokritos, atomculuk teorisini ilk geliştiren oldular. Atomculuğa göre her şeyi oluşturan çeşitli değişmez ve parçalanamaz elementlere atom denir. Fizik Aristoteles kitabının ilk sayfası, 1837 Oxford basımı Antik Yunanistan'ın klasik MÖ 6., 5. ve 4. yüzyıl ve Helenistik Dönem'de doğa felsefesi çekişmeli ve heyecan verici bir çalışma alanı olmaya başladı. Aristoteles MÖ 384-322 Yunanca Ἀριοέλη Aristotelēs, Platon'un öğrencisi, "fiziksel fenomenlerin gözlemlenmesi, nihayetinde onları yöneten fizik kanunlarına götürebilir" Anlayışının gelişmesine destek verdi. Aristoteles'in eserleri fizik, metafizik, şiir, tiyatro, müzik, mantık, retorik, dilbilim, politika, yönetim, ahlak, biyoloji ve zooloji konularını kapsar. MÖ 4. yüzyılda kendi düşünce biçimini anlatan ilk çalışmasını yazdı, "Fizik" Latince Physica; Antik Yunanca Φυικὴ ἀκραι, phusike akroasis "doğa üzerine konuşma", Ve böylece "Aristo Fiziği" diye bilinen düşünce sistemini kurmuş oldu. Yunanistan’daki klasik dönemde MÖ 4. ve 5. yüzyılda ve Helenistik dönemde doğa felsefesinin tartışma konusu olan alanlara müdahil olması heyecan yarattı. Platonun öğrencisi olan Aristo Aristoteles doğa kanunlarının fizik konularının içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Fizik kanunlarının işlediğini görmek gözlem açısından çok önemlidir Aristo’ya göre. Aristo’nun ayrıca, fizik, matematik, roman, tiyatro, müzik, mantık, etkili konuşma sanatı, Politika, etik, biyoloji ve hayvan bilimleri ile de ilgilenmiştir. Aristo ilk eserini milattan önce 4. yüzyılda fizik alanında vermiştir. Aristo kendi fizik sistemine Aristo Fiziği ismini vermiştir. Aristo kendi düşüncesini yerçekimi ve 4. Element ile açıklamıştır. Aristo evrendeki tüm maddelerin gökyüzünden ve 4 elementten meydana geldiğini, bu elementlerin ise ateş, su ve hava olduğunu ileri sürmüştür. Aristo’ya göre bu dört element birbirlerinin yapısına geçiş hakkına sahipti. Aynı zamanda bu elementler kendi doğal alanlarında hareket edebilme özelliğine de sahipti. Çünkü taş, uzay doğrultusunda yere düşebilir fakat ateş bulunduğu zemin üzerinde yukarıya yükselebilirdi. Özetlemek gerekirse, Aristo fiziği Avrupa'da yüzyıllar boyunca popüler olmuştur. Aynı zamanda, Orta Doğu'da bilimsel düşüncenin gelişiminde ve skolastik düşüncenin yıkılmasında büyük pay sahibidir. Aristo'nun bilim dünyasına kazandırdığı görüşler Avrupa'da akım oluşturmuş; Isaac Newton ve Galilei Galileo gibi bilim insanlarına ilham kaynağı olmuştur. Akışkanlar mekaniği ve suya batmama üzerine fikirleri ile ünlü Antik Yunan matematikçi Arşimet Antik çağın başlangıcında dünyanın yuvarlak olduğuna ilişkin çeşitli görüşler ifade ediliyordu. Eratosthenes, Aristo'dan farklı düşünüyordu. Dünya ve Güneş'in konumlarını güneş merkezli modellemeyle açıkladı. Buna Selefkiyeli Seleucusen adını verdi. Bu modellemeyi kendine örnek alan Aristarchus dünyanın kendi etrafında döndüğünü ileri sürmüştür. Bu tartışmalar son bulduğunda, Plutarch, Seleucus'un güneş merkezli İng heliocentric sistemin ilk kanıtlayıcısı olduğunu belirtmiştir. Milattan önce 3. yüzyılda Yunan matematikçi Arşimet, büyük bir kesim tarafından antik çağın en iyi matematikçisi olarak kabul edilirdi. Buna sebep olan hidrostatik, statik ve kaldıraç alanlarındaki çalışmalarıdır. Diğer bilim insanları klasik olgularla ilgilendiler. Arşimet büyük ve ağır cisimlerin küçük kuvvetlerle nasıl kaldırılabileceği üzerinde çalıştı ve yeni sistemler geliştirdi. Arşimet ayrıca hidrostatiğin temelini oluşturdu ve Arşimet'in makineleri birinci Punic savaşında Roma ordusu tarafından kullanıldı. Ayrıca Arşimet, Aristo’nun metafizik alanındaki çalışmalarının matematiksel temellere ve pratik çözümlere dayandırılmadan açıklanamayacağını ifade etmiştir. Buna ek olarak, yüzen cisimler adlı çalışmasında kaldırma kuvvetinin varlığını göstermiştir ve bunu ispatlamıştır. Bu prensip Arşimet prensibi olarak da bilinir. Arşimet ayrıca matematik çalışmalarında, sonsuza giden parabollerin altında kalan alanları hesaplamıştır. Yüzeyleri döndürerek hacimleri hesaplamış ve uyguladığı bu formüllerde pi sayısına çok yaklaşmıştır ve uyguladığı formülleri yayımlamıştır. Arşimet çok büyük sayıları kullanmakta da ustaydı. Yerçekiminde denge noktasını incelemiştir. Birçok İslam bilginini, Galileo ve Newton gibi bilim insanlarını da etkilemiştir. Milattan önce 120 ile 190 yılları arasında yaşayan Hipparchus, astronomi ve matematik alanında yoğunlaşmış, Gelişmiş teknikleri kullanarak yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini incelemiş ve hatta güneş tutulmasının zamanını bile tahmin etmiştir. Buna ek olarak, Güneş, Ay ve Dünya arasındaki uzaklıklara da katkıda bulunmuştur. Hipparchus'un gözlemleri de diğer bilim insanları için ilham kaynağı olmuştur. Diğer ünlü fizikçilerden biri de Ptolemy'dir. Roma döneminde yaşamış ünlü bilim adamlarındandır. Ptolemy'e ait çok sayıda bilimsel yayın vardır. Bu bilimsel yayınlar, daha sonra İslam bilginleri ve Avrupalı bilginler için çok önemli olacaktır. Birincisi "Almagest" olarak bilinir ve dilimize matematiksel modelleme olarak çevrilebilir. İkincisi "Geography" coğrafya olarak bilinir. Greco-Roman dünyasında coğrafya konuları hakkında bilgiler içerir. Eski dünyanın yetiştirdiği bilginler yavaş yavaş yok olmuştur ama birkaçı hala hayattadır. Ptolemy on dört civarında kitap yazmasına rağmen hiçbiri Hipparchus'un yazdığı kitaplar gibi günümüze ulaşamamıştır. Aristo'nun 150 civarında çalışması olmasına karşın sadece 30 tanesi günüme ulaşmıştır. Bu çalışmaların büyük çoğunluğu çalışma notlarından oluşmaktadır. Müslüman bilim insanları Beşinci ve on beşinci yüzyıllar arası karanlık çağ olarak Avrupa da bilinirken, İslam dünyasında birçok bilimsel gelişme yaşanmıştır. Müslüman bilim insanları birçok ilerleme kaydetmişlerdi. Avrupa bu gelişimden bu süre zarfında mahrum kalmıştır. Haçlı seferleriyle birlikte İslam bilginlerinin çalışmaları Avrupalı bilginler tarafından incelenmiş ve bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ortadoğu ile kurulan bu ilişki Rönesans’ın kapısını aralamış ve politik ve dini gelişmelere neden olmuştur. Abbasi halifeleri birçok klasik çalışmayı bir araya getirmiş ve Arapçaya tercüme etmiştir. İslam bilginlerinden Kindî, Farabi ve İbn Rüşd bunlardan bazılarıdır. İbn-i Sina Avrupalı insanlar tarafından Avicenna olarak bilinmekle beraber, kendisi Buharalıdır. Buhara şimdiki sınırlar içerisinde Özbekistan’ın başkentidir. İbn-i Sina fizik, optik, felsefe ve tıp alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Tıp ilminin ilkeleri adında bir eseri vardır ve bu eser Avrupa'da 1600'lerin sonuna kadar Tıp öğrencilerine okutulmuştur. Optik alanında önemli çalışmalar yapan diğer bir İslam bilgini ise İbn-i Heysem'dir 965-1040, İbn-i Heysem ve Birûni'nin çalışmaları Batı Avrupa ya iletilmiş ve birçok bilgin tarafından okutulmuştur. Roger Bacon ve Witelo bu bilginler arasındadır. Ömer Hayyam 1048-1131 İranlı bilim insanıdır ve güneş ile dünya arasındaki mesafeyi hesaplamıştır. Günümüzdeki güneş ve dünya arasındaki hesaplamaya en çok yaklaşan 2. kişidir. Ayrıca Ömer Hayyam takvim hazırlamıştır ve bu takvim kendisinden 500 yıl sonra hazırlanan gregoryen takviminden daha kesin bir hesap içermekteydi. Kendisi dünyada bilime katkıda bulunan önemli insanlar arasındadır. Ayrıca Ömer Hayyam sufi teolojisiyle de ilgilenmiştir ve dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü ifade etmiştir. Battanî 858-929 Harranlıdır ve trigonometri alanında önemli çalışmaları vardır. Tanjant ifadesinin sinüs ün kosinüse bölümü olduğunu ispatlamıştır. Diğer bir çalışması ise Müslümanlara göre kutsal şehir olan Mekke'nin dünyanın herhangi bir noktasından bilinmesi üzerine çalışmıştır. Buna ek olarak Bağdatlı matematikçi olan Nasîrüddin Tûsî 1201-1274 astronominin hazinesi adında bir eser yazmıştır. Bu eserde daha önce yunan bilim adamı Ptolemy'nin yazmış olduğu gezegenlerin yörüngeleri konusuna değinmiş ve Ptolemy'nin görüşüne katkıda bulunmuştur ve reforma etmiştir. Bu çalışma Nasir'in öğrencilere ilham kaynağı olmuş ve gezegenlerin gerçekten eliptik yörüngelere sahip olduğunu göstermiştir. Copernicus Nasir'in çalışmalarına atıfta bulunmuş ve bunun üzerine çok çalışmıştır. Buna ek olarak Copernicus çalışmalarını bu konu üzerine yoğunlaştırırken matematiksel hesaplarla gezegenlerin yörüngelerinin olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Buna günmerkezlilik denirdi. İranlı kimyacı Ebu Musa Câbir bin Hayyan altın elementini diğer elementlerden elde etmeye çalışmıştır. Bu çalışmalarını yaparken sülfürik asit, hidroklorik asit ve nitrik asidi keşfetmiştir. Altının hiçbir maddeyle tepkimeye girmeyeceğini de bulan ilk kişidir. Hidroklorik asit ve nitrik asit ile çeşitli uygulamalar yapmıştır. Ptolemy ve Aristo ışığın diğer cisimlere çarpıp yansıdığını ve bir şekilde göz tarafından görüldüğünü öne sürmüşlerdir. İbn-i Heysem ayrıca ditile yöntemini bulmuş ve ilk olarak alembic kullanmıştır. Ünlü İranlı matematikçilerden Hârizmî 750-800 0 ile 9 rakamları arasında çalışan sayı sistemini geliştirmiştir. Bu sistemi geliştirirken Hindistan’daki Brahma sistemini örnek almıştır. Hârizmî ayrıca Algebra kelimesini ilk kez kullanmıştır. Bu kelime matematiksel işlemleri daha kolay yapabilmek için kullandığı tekniklerin temel adıdır. Ortaçağ Yılları Ortadoğuda bilim adına yapılan çalışmalar Arapçadan Latince ye çevrilmiştir. Avrupa ile Ortadoğu coğrafyasının tanışması aynı zamanda kültürel olarak tanışma demekti. Bu sebepten ötürü Ortaçağ filozoflarından Thomas Aquinas skolastik Avrupalı bilginlerle barıştı ve skolastik düşünceye sahip Avrupalılara Aristo'nun en iyi düşünür olduğunu kabul ettirdi. Bu durumda Aristo fiziği kiliseye göre direkt olarak incile karşı çıkıyordu. Bunun sonucunda Avrupa'daki kiliseler Aristo fiziğinin daha iyi anlaşılması için fon oluşturdular. Aristo fiziği temel alınarak, skolastik fizik maddeleri kendi doğasına göre hareket ediyormuş gibi tanımladı. Gök cisimleri yuvarlak bir cisim etrafında hareket ediyormuş gibi tanımladı Çünkü yörüngelerinin kendi şekillerine benzediği ve bu özelliğin kendi şekillerine benzediği ve bu özelliğin kendi doğalarında olduğunu düşünüyordu. Eylemsizlik ve Momentum yasalarında olduğu gibi, Impetus teorisi de Ortaçağ filozoflarından John Philoponus Jean Buridan tarafından geliştirildi. Ay kürenin altından incelenen yörünge hatalı şekilde görüldü ve yörünge beklenilen şekilde görülemedi. 17. yüzyılın başlangıcında pratiğe dökülmemiş olaylar beklenildiği gibi sonuçlar vermiyordu. Ay'ın hareketini inceleyen fizik bilimi sadece değerlere yaklaşıyordu. Dünyamız taşlardan oluşuyor, dünyadaki cisimler düz bir doğru üzerinde dünyanın merkezine doğru hareketine devam ediyordu tabi bu Aristo'nun jeosentrik bakış açısına göreydi. Eğer hareket öyle değilse bu hareket öngörülemezdi. Hindistan ve Çin Önemli fiziksel ve matematiksel gelişmeler Çin de ve Hindistan biliminde görüldü. Hindistan felsefesine göre, Kanada ilk kez atomculuk ilkesini MÖ 200'lü yıllarda ortaya attı. Bazı kaynaklar bunun milattan önce 6. yüzyılda ortaya atıldığını söyler. Atom teorisini Budist bilim adamı Dharmakirti ve Dignaga birinci milenyumda geliştirmişlerdir. Gautama Buda'nın çağdaşı olan Pakudha Kaccayanna 6. yüzyılda maddelerin yapıtaşı olan atom teorisini ortaya atmışlardır. Bu filozoflar eter dışındaki diğer elementlerin fiziksel olarak hissedilebileceğine ve çok küçük parçalardan oluştuğunu ifade etmişlerdir. Elementleri oluşturan en küçük parçaya permenu denir ve bu parça bölünemez. Bu filozoflar atomun bölünmeyeceğini ve sonsuza kadar bu şekilde kalacağını ifade etmişlerdir. Budistler bu atomların çok küçük parçalar olduğunu ve çıplak gözle görülemeyeceğini ifade etmişlerdir. Hindistan teorisindeki atom tamamen soyuttur ve ağ gibi felsefe bilgisi olarak bulunur. Bu atom bilgisi bizim mantığımıza dayanır. Hindistan astronomisinde, Aryabhatiya tıpkı Nilakantha Somayaji 1444-1544 ve Kerela astronomi okulundakiler gibi yarı heliocentric modeli benimsemişlerdir. Bu model Tychonic sistemine çok benzer. Antik Çin deki manyetizma çalışmaları Milattan önce +. Yüzyıla dayanır. Bu araştırma sonucunda Shen Kuo 1031-1095öne çıkmıştır. Shen Kuo matematik alanında çok iyiydi ve kendisi aynı zamanda manyetik iğneyi kullanarak kuzeyi gösteren aleti yapmıştır. Optik alanında da çalışmaları olan Shen Kuo mercek sistemleri üzerine çalışmıştır Bilimsel İlerleme 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa'da bilim alanında büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Artık filozofların bilim hakkındaki görüşleri toplumu tatmin etmiyordu. Bu durum ortaya çıkmışken Avrupa da Protestan Reformu ve toplumdaki diğer gelişmeler ortaya çıkıyordu. Ama bilimdeki asıl değişim doğa felsefecilerinin ortaya çıkıp konuşmasıyla başlayacaktı. Skolastik düşünceye darbe vurmak isteyen filozofların matematiksel ilkeleri mekanik ve astronomi üzerine uygulamalarıyla başlayacaktı. Mekanik ve astronomi cisimlerin uzaydaki hareketlerini açıklamak için kullanılacaktı. Nicolas Copernicus Astronominin geçmişine baktığımızda Nicolas Copernicus'u görürüz. Nicolas Copernicus 1473-1543 heliocentric modeli öne sürdü. Bu modele göre Dünya Güneşin etrafında dönüyor ve başka yıldızlarda diğer gezegenlerin etrafında dönüyor idi. Bu heliocentric model antik yunan bilginlerinden Ptolemy'in modeline ters düşüyordu. Milattan önce 270'li yıllarda yunan bilginlerinden Somoslu Aristarchus Dünya Güneş'in etrafında dönüyor dedi. Fakat Copernicus'un önerisi bilimsel açıdan daha çok kabul gördü. Copernicus'un kitabı "gökyüzü cisimlerinin hareketi" bu şekilde Türkçeye çevrilebilir adıyla yayımlandı. Copernicus ölmeden önce bu kitabı yayımlandı. Bu kitap modern astronominin başlangıç noktası oldu ve bilimsel devrimi başlattı. Güneşin evrenin merkezinde olduğunu fark ederek yapılan hesaplar daha kolay ve daha kesin sonuçlar verdi. Copernicus'un yeni perspektifi Alman astronomi bilim adamı Johannes Kepler 1571-1630 tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde de Kepler Kanunları halen geçerlidir. Kepler'in kanunlarındaki temel kabul gezegenlerin yörüngelerinin tam yuvarlak olmasından ziyade eliptik olmasıdır. Galileo Galilei İtalyan matematikçi astronomi bilgini ve aynı zamanda fizikçi olan Galileo Galilei 1564-1642 bilimsel devrimin öncüsü olmuştur. Galileo diğer bir ünlü fizikçi olan Copernicus'un çalışmalarını benimsemiştir. Diğer bir yandan astronomi alanındaki keşiflerini ve gözlemlerini teleskop kullanarak yapması Galileo'yu ileriye götüren çalışmaları arasındadır. Galilei matematikçi olmasının yanında hukuk tıp ve felsefe biliminin içerisinde olan teoloji bilimi de Galilei'nin ilgilendiği bilim dallarıdır. Galileo felsefenin aynı zamanda astronomi bilimlerini de kapsadığını ifade etmiştir. Copernicus'un Ay, Güneş, Dünya arasındaki hareketleri anlatan eserinin eleştirilirken Matematiksel hesapları kullanmak gerektiğini ve geleneksel kabullere dayanan şekilde eleştiri yapmaktan kaçınılması gerektiğini ifade etmiştir. Galileo ayrıca mekaniğin konusu olan alanlarda çeşitli deneyler yapmıştırkinetik enerji ve potansiyel enerji dönüşümleri. Yapılan deneylerdeki hareketler yapay olsun veya olmasın bulunduğumuz evrendeki karakteristik matematiksel ilişkilerin birbiriyle tutarlı olması gerektiğini ifade etmiştir. Galileo eğitim hayatının ilk dönemlerinde Pisa Üniversitesinde tıp eğitimi almıştır. Daha sonraları ise fizik ve matematik alanlarına yönelmiştir. Galileo 19 yaşına geldiğinde Pisa katedralindeki çanın titreşimlerini incelemiş ve çanın vurma şiddetine bağlı olarak aynı şiddette ses duyulduğunu ifade etmiştir. Bu tanımı kullanırken oscillation'un genliğinin önemli olmadığını da ifade etmiştir. Bu deneyi yaparken aynı zamanda pendulum hareketinin eşit zaman aralıklarındaki eşit vuruşlarını da keşfetmiş oluyordu. Galileo genel olarak hidrostatik denge konusundaki çalışmalarıyla ve yerçekiminin cisimler üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalarıyla tanınmıştır. Galileo Pisa Üniversitesinde öğretim görevlisi iken, Aristo’nun hareket kanunlarına şiddetler karşı çıkmıştır ve bunu öğrencilerine çeşitli deneylerle ispatlamıştır. Galileo ayrıca cisimlerin düşerken hızlarının kütlelerine bağlı olmadığını ifade etmiştir. Buna ek olarak Pisa kulesinden düşen bir kütlenin izleyeceği yörüngenin eğik atış biçiminde olacağını ifade etmiştir. Bu açıklama Newton'un açıklamalarına göre yetersiz oldu lakin yine de tatmin edicidir. Galileo'nun görelilik teoremine göre uzaydaki zaman geometrisi 3 boyutlu alan geometrisinden daha ileridedir. Tüm bu çalışmalardan ötürü Galileo'ya astronomi biliminin babası ve modern fiziğin babası denilmektedir. Stephen Hawking Galileo'nun modern bilimin doğuşuna çok büyük katkıları olduğunu söylemektedir. Galileo ayrıca birçok insanın dogmatik bir şekilde kabul ettiği Tychonic Sistemi reddetmiş onun yerine kendi modellemesi olan jeosentrik modellemeyi kabul ettiğini ifade etmiştir. Galileo kilisenin kabul etmiş olduğu düşüncelere aykırı düşünmekten dolayı sorgulanmış ve görüşünü değiştirmesi istenmiştir. Kilisenin bu isteğini yerine getirmeyi kendine hakaret sayan Galileo, kilise tarafından cezalandırılmış ve hayatının geri kalanını ev hapsinde geçirmiştir. Galileo ayrıca Venüs ün yörüngesini teleskop ile gözlemlemiştir. 1609 yılında Galileo Jupiter'in en büyük 4 tane uydusu olduğunu gözlemlemiştir. Bu gözlem sonucunda bu uydulara Galileo'nun uyduları denmiştir. Galileo ayrıca Güneş lekelerinin gözlemlemiştir. Ordu içinde çeşitli çalışmalar yapan Galileo, askeri ihtiyaçlar için tasarımlar yapmıştır. Galileo ayrıca Jüpiter'in uydularını teleskobu ile gözlemlemiştir. Bunu 1610 yılında "Fiderous Nuncious" adlı eserinde yayımlamıştır. Bu eseri Medici kentindeki matematikçiler ve filozoflar arasında olan tartışmalarda haklılığını ispat etmek için yazmıştır. Galileo Aristo’nun felsefi yaklaşımlarını kullanarak diğer filozoflarla tartışmalara katılmıştır. Bu tartışmalarda halkın desteğini alan Galileo eserlerinde de aynı desteği almıştır. Ev hapsi boyunca Galileo birçok eser yazmıştır. Bu eserler "Matematiğin iki yeni bilimle ilgisi" ve 1632 yılında yayımlanmış olan "iki yeni başkanın Dünya sistemindeki yeri" olarak Türkçeye çevrilebilir. Galileo cisimlerin hareketini gözlemlemiş ve bunları matematiksel olarak ifade etmiştir. Felsefe alanında da çeşitli çalışmaları olan Galileo, William Gilbert Ve Francis Bacon'a Temel oluşturan çalışmalar bırakmıştır. Galileo'nun Fen alanındaki çalışmalarını Örnek alan Evangelista Toriçelli, Marin Mersenne ve Blaise Pascal, Cristian Huygens, Robert Hooke, Robert Boyle Gibi çeşitli milletlerden Birçok bilim adamı kendi alanlarında başarıya ulaşmışlardır. Rene Descartes 1596-1650 Fransız filozof olan Rene Descartes felsefi bilgiler arasındaki bağlantıyı iyi kuran ve yorumlama gücü yüksek bilgin bir filozoftur. Descartes gündemdeki konuları iyi takip ederdi. Descartes hırslı ve kararlı bir kişiliğe sahipti. Olgunluk çağına geldiğinde skolastikdogmatikgörüşleri sorguladı ve felsefeye ait yeni düşüncelerini açıklamaya başladı. Mantığı ile her şeyi sorgulamaya başlayan Descartes, algılarımızın ve öğrendiklerimizin bizi bir yere götürmeyeceğini ifade etti. Bilecek olduğumuz bilgilerin ise ancak denizde bir damla olabileceğini ifade etmiştir. Felsefeye Descartes'in çerçevesinden bakıldığında, farklı maddelerin birbirine karşı olan hareketlerinin örneğin uçağın yere göre Hareketinin birbirinden farklı olmadığını yalnızca evren kanunlarına göre hareket ettiğini, Tek farklılığın bu olduğunu ifade etmiştir. Descartes girdap hareketine kişisel bir açıklama getirmiştir. Bu açıklamaya göre, yerçekimi kuvveti zerrelerin daha büyük maddeleri aşağıya doğru itiyor olmasından kaynaklanıyordu. Descartes de tıpkı Galileo gibi matematiksel açıklamaların bilimde çok önemli bir yere sahip olduğuna inanıyordu. Bu nedenden ötürü, 17. yüzyılda matematik ve geometri büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Kartezyen matematiksel tanımlamalar fiziksel hareketleri açıklamada çok önemli olacaktı. Bu nedenden ötürü Huygens ve Alman filozof Gottfried Leibniz Kartezyen geleneğini devam ettirmişlerdir. Gottfried Leibniz skolastik düşünceye alternatif geliştirmeye başlamıştır. Bunu 1714 yılında yazdığı "Monadology" adlı eserinde ifade eden Leibniz, Descartes'i modern felsefenin babası ilan etmiştir. Ayrıca Leibniz Descartes'i Batı Felsefesini çok etkilediğini ifade etmiştir. Avrupada okutulan felsefede Descartes'in felsefesine çok yakındır. Descartes'in "felsefedeki ilk kural" eserin ismi Türkçeye çevrilmiştir adlı eseri üniversitelerin felsefe bölümlerinde halen okutulmaktadır. Descartes matematik alanında da çığır açmış bir filozoftur. Cebirsel ifadelerin Kartezyen koordinat istemine aktarılmasında Descartes'in yöntemi kullanılır. Bu yönteme Descartes'in adı verilmiştir. Analitik geometrinin babası olarak görülen Descartes cebir ile geometri arasında köprü kurmuştur. Descartes'in bilim dünyasına kazandırdığı ilkeler sınırsız matematiksel hesaplamalarda ve analizlerde halen kullanılmaktadır. Sir Isaac Newton 1642-1727 Bilimsel gelişmeler 17. yüzyılın sonunda 18. yüzyılın başında büyük bir hız kazandı. Cambridge Üniversitesinde fizikçi olan Sir Isaac Newton 1642-1727 yaşamış olan en iyi bilim insanlarından biri olarak kabul edilir. Royal Social Of England enstitüsünden öğretim görevlisi olan Newton mekanik ve astronomi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalarda bilinen kabullerden farklı olarak evrenin çalışması hakkında kabul edilebilir bilgiler vermiştir. Newton üç tane hareket kanunu ve bir tane evrensel çekim kanunu olmak üzere dört tane kanun yazmıştır. Evrensel çekim kanunu sadece düşen bir cismin hareketini açıklamakla kalmaz aynı zamanda uzaydaki gök cisimlerini hareketlerini ve birbirlerine uyguladıkları kuvvetleri açıklar. Bu gibi teoremleri elde etmek için Newton, matematikte yeni bir dal olan Calculus'u bulmuştur Newton'un Calculus'u tabii ki de Leibniz'in Calculus'undan farklıydı. Bu bilim dalı ileride birçok bilim dalının önünü açacak ve öğrenilmesi gereken bir ders olacaktı. Özellikle fizik biliminde Calculus hayati bir öneme sahiptir. Newton'un bulduğu kanunlar onu daha ileriye taşıyacak ve çeşitli eserler vermesini sağlayacaktı. "Philosophia Naturalis Principia Mathematica" Filozoflar için Matematiksel prensipler adlı eserinde modern mekanik ve astronomi alanındaki gelişmelerden bahsetmektedir. Bu eser 1687 yılında yayımlanmıştır. Newton geleneksel Kartezyen sistemine dayanan mekanik sitemini çürütmek istiyordu. Newton daha önceden geliştirdiği üç kanununu ve evrensel çekim kanununu kullanarak, cisimlere etki edecek olan kuvvetleri göstermeyi planlıyordu. Sadece cisimlere etki edecek olan kuvvetler yeterli değildi. Cisimlerin hareketleri boyunca cisimlerin kütlelerine göre kuvvetler etki etmeliydi. Fakat gözlemlerde gökcisimleri tamamen Newton'un kanunlarına uygun olarak hareket etmiyordu. Newton bunun sebebini anlamak için teoloji ilmine ilgi duydu ve tanrının Güneş sisteminin devamlılığını sağlamak için güneş sistemine müdahale ettiğini savundu. Newton'un prensipleri matematiksel olanlar hariç yerçekiminin olmadığını iddia eden Avrupalı filozoflara karşı üstünlük sağlamıştı. Avrupalı filozofların bu görüşleri aynı zamanda metafiziksel açıklamalardan yoksundu. 1700'lü yılların başlangıcında Avrupalı ve Britanyalı bilginlerin arası açıldı. Birbirlerine ağır hakaretlerde ve ithamlarda bulunan bilginler sevenleri tarafından kışkırtılıyordu. Newton ve Leibniz'in destekçileri de kimin Calculus de daha iyi olduğunu tartışmaya başlamıştı. Newton ve Leibniz çalışmalarını birbirlerinden bağımsız bir şekilde sürdürülüyorlardı. Başlangıçta Kartezyen ve Leibniz'in geleneği Britanya dışındaki tüm kıtalarda üstün görünüyordu. Gerçek hayatta görünür olmasına rağmen Newton, yerçekimi konusunda çok çalışıyordu. 18. yüzyıl bittiğinde, kıtalardaki bilginler Newton'un ontolojik ve metafiziksel olarak açıkladığı gözlemlerini kabul ettiler. Newton çalışan ilk teleskobunu yapmıştı. Opticks adlı çalışmasında beyaz ışığın prizmadan geçirilerek birçok renkte ışık huzmesi oluşturduğunu ifade etmiştir. Newton ayrıca ışığın küçük taneciklerden oluştuğunu ifade etse de, 1690 yılında Huygens ışığın dalga biçiminde de davranabileceğini ifade etmiştir. Newton'un bu çalışması ışığın dalga biçiminde de davrandığının öğrenilmesiyle eskisi kadar destekçi bulamayacaktı. Isaac Newton ayrıca yüzeysel olarak soğutma sistemleri üzerinde de çalışmıştır. Newton binomial teoremi genelleştirmiştir. Fonksiyonların kök değerleri üzerinde de çalışan Newton Seriler konusu üzerinde de çalışmıştır. Simon Stevin'in sonsuz serileri üzerinde de Newton çalışmıştır. En önemlisi, Newton dünya ve diğer gök cisimleri arasındaki hareketleri de doğa kanunlarına dayanarak gözlemlemiştir. Bu çalışmalar bugün onaylanıp yarın onaylanmayan gelip geçici çalışmalar değildi. Keplerin kanunlarının kendi kanunlarıyla tutarlı olduğunu bu sayede günmerkezlilik teorisindeki kuşkuların yok olduğunu ifade etmiştir. Bilimsel gelişim dönemindeki tüm görüşleri bir araya getiren Newton, modern bilim ve matematik için sağlam bir temel oluşturmuştur. Bilim Dünyasında yeni gelişmeler Bilimsel gelişmeler döneminde fiziğin dallarına olan ilgi yoğundu. Kraliçe Elizabeth'in danışmanı olan fizikçi Wilbert Gilbert manyetizma üzerine 1600 lerde önemli çalışmalar yaptı ve çalışmasını yayınladı. Dünyanın kendi başına en büyük mıknatıs olduğunu ifade etmiştir. Robert Boyle 1627-1691'de kapalı bir oda içerisinde gazlarla yaptığı çalışmasının sonunda kendi adını verdiği bir kanun ortaya atmıştır. Psikolojiye de katkıları olan Robert Boyle modern kimyanın temelini atmıştır. Bilimsel gelişimin diğer bir sebebi ise bilimle ilgilenen nüfusun artması ve geniş bir coğrafyaya yayılmasıdır. İtalya’daki ve Almanya’daki gelişmeler kısa sürmüştü Royal Social of England ve Academy of Sciences in France gibi kurumların bilim dünyasına katkıları çok olmuştur. John Wallis, William Brouncker, Thomas Sydenham, John Mayow ve Christopher Wren gibi bilim adamları da Royal Academy'de çalışmışlardır. Christopher Wren sadece mimarlıkla ilgilenmemiştir astronomi ve anatomi de ilgi alanları arasındadır. Paris'te yabancı öğretim görevlisi olarak Holandalı Huygens enstitüsünde çalışmıştır. 18. yüzyılda önemli Royal akademileri Berlin'de 1700 ve Petersburg 1724'da açılmıştır. Bu akademiler üyelerine bilimsel sonuçları tartışma ve sorgulama imkanı vermiştir. 1690 yılında James Bernoulli eğri şeklindeki yuvarlak bir şekli bir yere sabitleyerek yerçekiminin hangi noktalara ağırlıklı olarak etki ettiğini göstermiştir. 1696 yılında James Bernoulli halka üzerinde kısa zaman eğrisi içerisinde çeşitli çalışmalar yapmıştır. Termodinamikte ilk çalışmalar Motorun ilk prototipi Alman bilim adamı Otto von Guericke tarafından 1650 yılında yapılmıştır. Ayrıca Alman bilim adamı Guericke tarafından Magdeburg küresi adı verilen bir deneyde yapılmıştır. İlk vakum pompası prensibi bu deneyle yapılmıştır. İlk vakum pompası prensibi bu deneyle uygulanmıştır. Guericke'nin amacı Aristo'nun vakum teorisini çürütmekti. İrlandalı fizikçi ve kimyacı olan Boyle Guericke'nin tasarımını 1656 yılında öğrendi ve İngiliz bilim adamı Robert Hooke ile birlikte çalışarak hava pompasını geliştirdi. Boyle ve Hooke sıkı birer dost oldular ve birlikte çalışarak gazların basınçları ve hacimleri arasındaki ilişkiyi fark ettiler Ve Basınç ve hacim çarpımını sabit sayı olan "k" sayısında eşit oluyordu. Aynı zamanda sabit basınç ve hareketsiz sistemin içerisinde gaz moleküllerinin hareket etmediğini ifade etmiştir. Termal ısının etkisinin olduğu Gaz-Sıcaklık ilişkisi de göz önüne alınacaktı. Boyle 1660 yılında hava direncinden bahsetti. Termometrenin keşfiyle sıcaklık ölçülecekti. Bu keşif Gay-Lussac isimli bilim adamına ideal gaz kanununu elde etme fırsatını verecekti. Fakat ideal gaz kanunu çoktan elde edilmiş olacaktı. Boyle'nin yardımcısı Denis Papin, 1679 yılında kemik kırmak için bir alet yapmıştı. Bu alet buharın kapalı bir tüp içerisine hapsedilerek basınç oluşturması ilkesine dayanıyordu. Daha sonraki tasarımlarda patlamayı önlemek için buhar tahliye sistemi kullanılmıştır. Valf kullanılarak yapılan bu sistemde Papin, valfın ritmik olarak yukarıya ve aşağıya inip çıktığını gözlemlemiş Bunun sonucu olarak pistonlarla çalışan motor düşüncesi aklına gelmiştir. Fakat Papin bu düşüncesinin peşinden gitmemiştir. 1697 yılında Papin'in tasarı örnek alan mühendis Thomas Savery, ilk motoru yapmıştır. İlk motorlar verimsiz ve yavaş bir şekilde çalışıyordu. Buna rağmen bu motorlar bilim insanlarının dikkatini çekmiştir. Bunun sonucu olarak 1698 yılının başlangıcında ve Savery motorlarının kullanılmaya başlanmasıyla at kullanılarak yapılan b Bazı işlerin yerini Savery motorları almıştır. Bu gelişmeleri takip eden yıllarda buharla çalışan makinelerdeki gelişmeler hız kazanmıştır. Newcomen motorları ve Watt motorları bunlardan bazılarıdır. Bu motorların güç birimi at gücü olarak geçiyordu çünkü bu makinelerin kaç tane atın yerini alarak aynı işi yapabildiği değerlendiriliyordu. Bu ilk motorlar verimsiz ve yavaştı. Yakıtın ancak %2 si iş gücüne dönüştürülebiliyordu. Diğer bir deyişle yakılan odunun ve kömürün ancak küçük bir kısmı enerjiye dönüştürülebiliyordu . Bu problemler ileride "motor dinamiği" isimli bilim dalının doğmasına sebep olacaktı. 18. yüzyıl gelişmeleri 18. yüzyılda Newton'un kurduğu mekanik birçok bilim adamı tarafından Calculus öğrenilerek ve yeni formüller geliştirilerek ileriye götürülmüştü. Matematiksel analizlerin ve problemlerin rasyonel mekaniğe uygulanmasıyla klasik mekanik isimli bilim dalı ortaya çıkmıştır. Mekanik 1714 yılında, Brook Taylor gerilen yayların frekanslarını gerilim ve kütle değerlerini diferansiyel denklem kullanarak göstermiştir. İsviçreli matematikçi Daniel Bernoulli 1700-1782 gazların davranışlarına matematiksel açıklamalar getirdi. Gazların kinetik teorisi üzerinde de çalışan Bernoulli ilk matematiksel fizikçi unvanını almıştır. 1733 yılında Daniel Bernoulli yayların harmonim hareketinin frekansını diferansiyel denkleri çözerek göstermiştir. 1734 yılında ise Bernoulli elastik cisimlerin titreşimlerini de aynı yöntemle ifade etmiştir. Bernoulli ayrıca 1738 yılında Hidrodinamik ismini verdiği eserinde sıvı mekaniği üzerinde de çalışmalar yapmıştır. Rasyonel mekanik üzerine özellikle gözlenen hareket üzerine çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmaların daima matematiksel açıklamalara dayanması gerekiyordu. Newton'un prensipleri temel alınarak yapılan açıklamalar, karmaşık Calculus denklemlerinin çözümüyle ileriye götürülmek isteniyordu. Ayrıca bu çözümlerin matematiksel olarak anlam ifade etmesi gerekiyordu. Johann Baptiste Horvath çağdaş bir eser bırakmıştır. 18. yüzyılın bitiminde analitik işlemler bakımından titiz çalışmalar yapılmıştır. Güneş sistemi üzerine yapılan çalışmalar Newton'un kanunlarına dayanıyordu. Newton'dan farklı olarak tanrının müdahalesi olmadan Güneş sisteminin kendi kendine dengesini sağladığını göstermiştir. 1705 yılında Edmond Halley, Halley kuyruklu yıldızının periyodunu keşfetmiştir. 1781 yılında ise William Herschel Uranüs'ün periyodunu keşfetmiştir. 1798 yılında ise Henry Cavendish Dünyanın evrensel çekim sabitini ölçmüştür. 1783 yılında ise John Michelle objelerin ışığı hapsedecek kadar büyük kütleli olduğunu ifade etmiştir. 1739 yılında Leonhard Euler ucuna kütle bağlanmış olan oscillator'un rezonans halinde olabileceği üzerine hesaplamalar yapmıştır. 1742 yılında Colin Maclaurin, tek başına hareket eden ve yerçekimleri olan küre biçimindeki cisimleri keşfetti. İngiliz bilim adamlarından Taylor ve Maclaurin diğer ülkelerdeki bilim adamlarından çalışmaları bakımından geride kalmıştır. Bu sırada diğer ülkelerdeki Bernoulli, Euler, Lagrange, Laplace ve Legendre gibi bilim insanları çalışmalarıyla bilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuşlardır. 1743 yılında, Jean Le Rond d’Alembert "Traité de Dynamique" adlı eserinde ivmelenen cisimlerdeki hızlandırıcı ve engelleyici kuvvetleri ifade etmiştir. 1747 yılında Pierre Louis Maupertus mekanik dalına küçük prensipler getirmiştir. 1759 yılında Euler parçalı diferansiyel denklemleri çözmüş dikdörtgen şeklindeki cisimlerin titreşimlerini ifade etmiştir. Ayrıca Euler 1764 yılında Bessel fonksiyonlarının çözümlerini bulmuştur. 1776 yılında, John Smeaton'un güç, iş, momentum ve kinetik enerji üzerine çalışmaları vardır. Ayrıca Smeaton enerjinin korunduğunu da savunmuştur. 1788 yılında, Joseph Louis Lagrange "Mécanique Analytique" adlı eserinde hareket halindeki cisimlerin Lagrange denklemlerinden bahsetmiştir. 1789 yılında Antoine Lavoisier kütlenin korunduğunu ifade etmiştir. Lagrange'ın çalışması ve Pierre Simon Laplace'ın gök mekaniği isimli çalışmasıyla Newton'un çalışması büyük bir açıklığa kavuşmuştur. Termodinamik 18. yüzyılda termodinamik ölçülemez kütleler ve enerjiler etrafında yoğunlaşmıştır. Bunlara örnek olarak flojiston kuramını elektriği ve "Caloric" konularını verebiliriz. Kimyasal denklemlerde ve mekanik aparatlarda bu enerji akışlarını görebiliriz. Bu bilimsel deneylere ve gelişmelere örnek olarak Leyden Jarı gösterebiliriz. Kalorimetre kapları bir önceki versiyon olan termometrenin gelişmişi durumundaydı. Deneyler farklı sonuçlar getiriyordu. Buna örnek olarak Glasgow üniversitesinden Joseph Black, erime sıcaklığını deneysel olarak ispatlamıştır. Benjamin Franklin ise elektrik akımının fazla veya az olduğu durumları incelemiştir. Bu durum daha sonra pozitif ve negatif elektrik yüklerinin varlığını gösterecekti. Ayrıca Franklin şimşek çakma durumunu elektrik akımının varlığı ile açıklamıştır. 18. yüzyılda sıvılar hakkındaki ısı teorisi kabul görüyordu. Bu teorinin daha sonra hatalı olduğu gösterilmesine rağmen, Joseph Black ve Henry Cavendish gibi bilim insanları bu teorinin doğru olduğuna çok inanmışlardı. Bazı kimyacılar bu teoriye karşı olmasına karşın, Newton'un hareket eden cisimler ısınır şeklindeki teorisini çok az kimyacı kabul ediyordu. Mekanik teori 1798 yılında Benjamin Thompson tarafından Canon-Boring deneyi ile desteklenmiştir. Benjamin Thompson'un bu teorisi mekanik enerji ve ısı arasındaki ilişkiye dayanıyordu. 18. yüzyılın başlangıcında elektrostatik ve manyetik kuvvet hakkında birçok teori bulunuyordu. Newton'un hareket prensipleri bu teorilerin geliştirilmesinde önemli pay sahibidir. Bu teorilerin deneysel olarak ispatlanamadığını göstermek çok zordu. 19. yüzyılın başında kanıtlanamayan teoriler Londra'da Royal Enstitüsü'nün kurulmasıyla ayıklanmış oldu. Çünkü burada deneysel olanaklar çok fazlaydı. Aynı zamanda Fransız matematikçi Joseph Fourier tarafından rasyonel mekanik üzerine analitik metotlar uygulanarak çalışmalar yapılmıştır. Buna ek olarak ısının akışı üzerine analitik çalışmalar yapılmıştır. Joseph Priesley elektrik akımına karşı bir alan olduğunu 1767 yılında, Charles Augustin de Coulomb is elektrostatikte bu alanın var olduğunu 1798 yılında ifade etmiştir. 18. yüzyılın bitiminde Fransız bilim akademisi üyeleri bu alanda büyük bir üstünlük kurdular. Aynı zamanda Galileo'nun takipçileri tarafından deneysel gelenek devam ettirildi. Royal akademisi ve Fransız bilim akademisi deneysel çalışmayı ilke edinmişti. Mekanik, Optik, Manyetizma, Statik elektrik, Kimya ve fizik alanındaki deneyler 18. yüzyıla kadar birbirinden ayrılmamıştı. Bu bilim dallarındaki temel ayrımlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Kimyasal deneylerde Newton'un soyut kuvvetlerini kimyasal kanunlarla açıklayan kimyacılar, Kimyasal maddeleri ve reaksiyonları sınıflandırmaya başladılar. 19. yüzyıl Alessandro Volta kendi ismini verdiği pili bulmuştur. Bu sayede elektrik akımının yönü de keşfedilmiştir. Ertesi yıl Thomas Young ışığın dalga biçiminde davrandığını Augustin-Jean Frensel'in prensiplerine ve çalışmalarına dayandırarak açıklamıştır. 1813 yılında ise Peter Ewart "on the measure of moving force" isimli çalışmasında enerjinin korunduğunu ifade etmiştir. 1820 yılında Hans Christian Orsted elektrik akımı taşıyan iletkenlerin birbirlerine manyetik kuvvet uyguladığını ifade ettikten bir hafta sonra, Andre Manie Ampere iki paralel elektrik akımının birbirlerine kuvvet uyguladığını ifade etmiştir. 1821'de William Hamilton, Hamilton'un karakteristik fonksiyonlarını analiz etmeye başlamıştır. Aynı senede Michael Faraday elektrik ile çalışan motorları yapmıştır. 1826'da George Ohm voltaj, akım ve direnç kavramlarının birbirleriyle olan ilişkisini ifade etmiştir. Bir yıl sonra botanikçi Robert Brown Brownian hareketini bulmuştur. Bu harekete göre sudaki küçük tanecikler sudaki çok hızlı hareket eden atomlar ve moleküller tarafından bombardıman ediliyordu. 1931 yılında Faraday Henry'den bağımsız olarak elektrik potansiyel ve manyetizmaya ters olan bir etki keşfetti. Bu etkiye elektromanyetik yükleme deniliyordu. Bu keşif elektrik motorunun ve elektrik jeneratörün temelini oluşturuyordu. 1834 yılında Carl Jacobi kendi başına hareket eden ellipsoidleri keşfetti. 1834 yılında John Russell sabit bir düzlemde suyun derinliğine bağlı olarak sudaki dalgaların frekanslarını ve hızlarını keşfetti. 1835'te ise William Hamilton, Hamilton'un doğrulanabilir hareket denklemini keşfetti. Takip eden yıllarda Gaspard Coriolis'e "Water Wheel" teoreminin mekanik olarak verimini hesapladı ve Coriolis olayı olarak bilim tarihine geçmiştir. 1841 yılında Julius Robert von Mayer amatör bilim adamı olarak enerjinin korunumu hakkında eserler bırakmış fakat akademik olarak eksik olduğu için çalışması reddedilmiştir. 1842 yılında Christian Doppler, Doppler olayını ifade etmiştir. 1847 yılında Hermann von Helmheltz enerjinin korunumunu ifade etmiştir. 1851 yılında ise Leon Foucault Dünyanın dönüşünü büyük bir sarkaçla açıklamıştır. Foucault sarkacı Bu yüzyılın ilk yarısından itibaren mekanik alanında çeşitli ilerlemeler yapılmıştır. Katıların esnekliği hakkındaki formüller ve sıvılar için Navier–Stoke denklemleri bunlardan bazılarıdır. FİZİK, KİMYA VE BİYOLOJİ Fizik ile kimya arasındaki, Fiziğin cisimlerin durumunu değiştiren yasaları, Kimyanınsa yapıyı değiştiren yasaları tanımlamasına dayanan ayrım, yalnızca saymaca bir ayrımdır Maddenin atom yapısı, bu iki bakış açısını bozulmayacak biçimde birbirine bağlar. Fizik ile biyoloji arasındaki sınırsa, şu an için, daha keskindir. Bilimin günümüzdeki durumuyla yaşam, yalnızca fiziksel-kimyasal belirlemelere indirgenememektedir ama, Bütün doğa bilimlerinin birleştirilmesine de çalışılmakta, b Byofizik, uzun süredir birbirinden ayrılmış bu uzmanlık alanları arasında birleştirici bir rol oynamaktadır. Maddeyle ilgili çeşitli bilimler arasında olduğu gibi, fiziğin içindeki farklı bölümler mekanik, optik, akustik, elektrik, termodinamik arasında da sınırlar kalkmaya başlamıştır. 1911 yılında Brüksel’de Solvay Enstitüsü’nde fizikçilerin toplantısı. Soldan sağa, ayaktakiler Goldschmidt, Planck, Rubens, Sommerfeld, Lindemann, de Broglie, Knudsen, Hasenohrl, Hostelet,Herzen, jeans, Rutherford, Poincare, Einstein. Oturanlar Nemst, Briüouin, Solvay, Lorentz, Warburg, Wien, Langevin, Marie Curie, Kamerlingh Onnes. FİZİKLER Geçici olduğu kesin olan gerçek ayrımların yapısı farklıdır Bunlar ölçek ve yapı ölçütlerine dayanırlar. Maddenin farklı yapısal düzeylerine, sonsuz küçükten sonsuz büyüğe kadar, herbirinin kendi yasa sistemi bulunan farklı fizikler tanecik fiziği; çekirdek fiziği; atom ve molekül fiziği; Yoğun ortamlar [katılar ve sıvılar] fiziği; plazma fiziği; gökfiziği denk gelir; bunların, Tek bir fizik ve tek bir yasa sistemi halinde bütünleştirilmesi ilke olarak ileri sürülmüş, ama henüz gerçekleştirilememiştir. Maddenin özellikleri, bir düzeyden öbürüne gerçekte olmasa bile, en azından günümüzdeki bilgiler açısından, aynı değildir. FİZİK VE MİKROFİZİK Dolayısıyle sorun, maddeyle ilgili öbür kavrayış düzeylerinin anahtarı olacak ayrıcalıkta, temel bir düzeyin bulunup bulunmadığını bilmektir. Çağdaş fizik, Mikroskopik ölçekli etkileşme yasalarından Makroskopik fizik yasalarını çıkartmaya ve tanecik, çekirdek, atom, molekül ölçeğindeki maddenin yapısı içinde cisimlerin Fiziksel özelliklerinin kaynağını görmeye yönelmektedir. Sonsuz büyük, sonsuz küçüğün bilinmesiyle anlaşılabilir olmakta, Evren’in yapısı, atomunkiyle ortaya çıkmış bulunmakta ve Evren’in evrimi, temel tanecikler arasındaki etkileşme yasalarıyla açıklanmaktadır. FİZİK VE GÖKFİZİĞİ Ama bunun tersi olan yol da aynı biçimde olası ve aydınlatıcıdır. Söz konusu yol, fiziği, bizim ölçeğimizde Evren düzeyindeki bir fiziğin özel bir haline dönüştürür ve gökfiziğini, temel bilim dalı haline getirir. Çünkü madde Evren’de Tasladığımız gibi aşırı durumlarda çok yüksek ya da çok düşük sıcaklık; Çok yüksek ya da çok alçak basınç; çok yüksek elektrik alanları ya da magnetik alanlar bulunursa, özellikleri aynı kalmaz. Bu iki yol kuşkusuz birbirini tamamlar ve maddeyle ilgili tek bir bilim oluşturulması için, Bu farklı düzeylerin birleştirilmesi ve çeşitli temel tanecikler ile doğa kuvvetlerinin çekim, elektromagnetizma, çekirdek ve çekirdek içi kuvvetler Tutarlı ve doymuş aynı bir sistem içinde birleştirilerek tek bir bütün haline getirilmesi gerekir. KARMAŞIKLIK VE YAŞAM Bu ölçüte, maddenin yapılaşmasıyla ilgili birçok düzeyini belirleyen karmaşıklık ölçütünü de eklemek gerekir Canlı madde bu açıdan artık, maddenin ancak en karmaşık düzenlenme düzeyinin simgesi halini alır Ve Biyoloji, maddenin genel bilimi olarak, fiziğin alanıyla yeniden bütünleşir. FİZİĞİN TARİHİ Fizik, daha eski ve daha pragmatik bilgilere Mısırlıların ve Babillilerin evrenbilimi ve geometrisi ne kadar borçlu olursa olsun, Doğayla ilgili yarar gözetmeyen kuramsal bir düşünce olarak, Sokrates öncesi Yunanistan’da doğmuştur. BİLİM ÖNCESİ FİZİK Bu fiziğin ilkel özellikleri binyıldan uzun bir süre Galilei devrimine kadar sürüp gitmiştir. Fizik, daha başlangıcında nicelik bilimi olarak, nitelik bilimi matematiğe karşıt olmuş sayıların yasaları sayesinde, Pythagorasçıların gökcisimlerinin ve Evren’in uyumunu ortaya çıkarma girişimine karşın, Eski Yunan fiziğinin amacı, doğa olaylarını ölçmek, bu olaylara sayıyı egemen kılmak değil, olayların özniteliğini, Varlığın yapısını ortaya çıkarmaktı [bu arada ayrıcalık yaratan tek kişi, Hidrostatik ve kaldıraç yasasıyla Arkhimedes oldu] ve yüzyıllar boyunca felsefeye, hattâ metafiziğe bağlı kalmıştır. Aynı biçimde, bu fizik evrenbilimden de ayrılmamış ve gerçeği bir bütün olarak açıklamak amacı gütmüş her varlık, her olay ancak Bütüne göre bir anlam taşır, Birbirlerine sıkıca bağlı olan Aristoteles fiziği ile Ptolemaios evrenbilimi, Rönesans’a kadar sürecek olan bir düşünce sistemi oluştur-muşlardır. ÖNSEZİLER Bununla birlikte, söz konusu nicel ve felsefî fiziğin hiç değilse atomla ilgili varsayımlar Demokritos, Epikuros ve günmerkezlilik varsayımları Aristarkhos, Herakleitos gibi bazı önseziler içerdiği kesindir. RÖNESANS EVRENBİLİMİ Gökbilimin Rönesans dönemindeki gelişmesi, XVII. yy’daki bilimsel devrimi ve klasik fiziğin hazırlanmasını sağladı. Evren’in, Kopernik tarafından yeniden gün ışığına çıkarılan gün-merkezlilik kavramı, Evren’in sonsuzluğunun ve Güneş sistemlerinin çokluğunun Giordano Bruno tarafından doğrulanması, Eskiçağ’daki Evren’le ilgili değişmeyen imgenin, görüntünün parçalanmasına neden oldu. Keplerin, gezegenlerin hareketine ilişkin deneyimsel yasaları bulması, bazı olayların yalın, niteliksel ve matematiksel anlatımlı kurallara uyduğunu ortaya’ koydu. KLASİK FİZİK Deneysel ve matematiksel fiziğin gerçek kurucusu Galileo Galilei oldu. Galilei, dinamiğinin temel kuralı olan, eğimli bir düzlemi kullanarak ulaştığı, Cisimlerin düşmesiyle ilgili yasayı matematiksel bir anlatımla dile getirdi zamanla ve aşılan yolun kareköküyle orantılı hız. Deneyim ve nicelendirme, felsefeden ayrılmış olan ve artık olayların niteliğini aramayıp, Olaylann arasındaki bağıntıları inceleyen yeni fiziğin temel özellikleri haline geldi, öte yandan, Fizikçi de, artık doğanın bir bütün olarak açıklamasını araştırmayı bırakıp, iyice belirlenmiş bir alanla yetinmeye başladı. Klasik mekaniğin kuruluşunu tamamlayan Nevvton, evrensel çekim yasasıyla, Fizik ile evrenbilimi yeniden birbirine bağladı bu yasanın mutlak bir zamanın ve mutlak bir uzayın içinde bütün cisimleri, boyutları ne olursa olsun aralarında birbirine bağlamasıyla, Evren yeni bir görüntü kazandı. FİZİK VE MATEMATİK Matematikteki ilerlemelerin ilk kez fiziksel gelişmelere eşlik ettiği ve bir atılıma yol açtığı görüldü. Descartes’ın analitik geometrisi, hareketin çizimsel olarak gösterilmesini ve incelenmesini sağladı; Newton ve Leibniz’in dife¬ransiyel ve integral hesabı buluşları sayesinde de hız ve ivmenin kesin biçimde tanımlanması başarıldı. YENİ ALANLAR XVIII. yy’da, özellikle de XIX. yy’da, fiziğin alanı, yöntemi ve ilkeleri tartışma konusu yapılmaksızın genişledi. Kimya, kimyasal elementlerin ve bileşimlerinin ortaya çıkarılmasıyla Lavoisier bilimsel bir yapıya kavuştu. Aynı durum Faraday ile Ampere’in atılımıyla ve denklemleri optiğe de uyarlanacak olan Maxwell’in gerçekleştirmiş olduğu büyük bireşim sayesinde elektrik ile magnetizmada da gözlendi. XIX. yy. başında entropi kavramının getirilmesiyle Sadi Carnot termodinamik ortaya çıktı; onu,kinetik enerjiyi ve ısıl enerjiyi tanıtan istatistik mekaniği Bçltzmann izledi. Atomun varlığı }ean Perrin tarafından doğrulandı; daha sonra teknik ilerlemeler katot tüpü, ilk temel taneciklerin elektron ve proton bulunmasını sağladı. ÇAĞDAŞ FİZİK XX. yy’dan başlayarak fizik artık, Galilei’den sonra olduğu gibi birikim ya da yayılmayla değil, devrimle gelişti. Einstein’ın bağıllık kuramıyla ve kuvanta kuramıyla de Broglie, Schrödinger, Heisenberg bilimin kesintili gelişiminde yeni bir kesinti gerçekleşmiş oldu. Fiziğin temel ilkeleri altüst olduğu gibi, “bilincin dolaysız verileri” de altüst edildi Bergson. Bağıllıkçı fizik için, zaman ve uzay artık mutlak gerçekler değildirler Referans sistemiyle karşılaştırma sistemi değişirler. Kuvanta fiziğiyle hareketin ve maddenin temel bileşenlerinin sürekliliği yeniden gözden geçirildi. Maddenin yapısı, ancak çok karmaşık matematik formüllerle açıklanabil- mektedir. Elektron ölçeğindeki olaylar ancak istatistik ve olasılık hesabıyla incelenebilmekte, Bu da klasik mekaniğin katı gerekirciliğine aykırı düşmektedir yasa kavramının da anlam değiştirdiği görülür. Klasik fizik artık ancak bağıllıkçı fiziğin ve kuvanta fiziğinin özel bir durumu olarak ortaya çıkmakta ve hızı, ışık hızına göre küçük olan mak- roskopik nesneler için geçerli olmaktadır. Başlangıçta felsefe ile fiziğin birbirinden ayrı olarak ele alınmadık-larından ve fiziğin doğa felsefesi olarak tanımlandığından söz etmiştik. Günümüzdeyse, fizik, zaman, uzay, madde gibi en açık kavramlarını tartışma konusu yaparak felsefeyi uyarmakta, Dolayısıyle bir bilim felsefesinin, bir bilimkuramımn oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. DENEYSEL FİZİK Geleneksel bilimkuramları, fizikteki tümevarıma yöntemin karşısına matematikteki önsel tümdengelimci yöntemi çıkarırlar. Doğal olayların gözlenmesi ve bunların ölçümü bir varsayımı iletir. Deneye başvurarak doğrulanacak olan bu varsayım bir yasanın tanımlanmasını sağlar; Yeniden deneye dönmek yoluyla doğrula¬nacak olan kendi içinde bütünleşmiş Bu yasa hem hareket noktasındaki çeşitli bilgilerin bireşimi,hem de yeni buluşların kaynağı olan bir kuramla bütünleşmiştir. Bu bilimsel tümevarım iki ön kural gerektirir 1 Olgular, zorunlu yasalarla birbirlerine iyice bağlıdırlar gerekircilik öngerçeği; 2 bu yasalar, uzayın her noktasında ve zamanın her anında, genel durum¬larıyla aynıdırlar uzayın ve zamanın bağdaşıklığı öngerçeği. GÖZLEM VE DENEYİM Bununla birlikte, deney içinde, gözlemi ve deneyimi birbirinden ayırt etmek önemlidir. Deneyi yöneten mantıktır; varsayımsa bir sonuç değil, bir baş¬langıçtır. Tekniğin sunmuş olduğu deneyim aygıtları, bütün alanlarda, fiziğin gelişmesi sonucu optik, elek- tromagnetizmaortaya çıkmış, Sözgelimi elektron mikroskopu, maddenin yapısının daha kesin biçimde sınır-landırılmasını sağlamıştır. Klasik fizik deneyseldir; ama belirli bir doğanın edilgen bir incelemesi değil, daha çok, oluşturulmuş olaylar konu¬sundaki açıklamalı deneyimdir. ÇAĞDAŞ FİZİKTE YÖNTEM Bu taslak, XIX. yy’ın, yani incelenen olayların daha çabuk temsil edilebilir olduğu çağın fiziğine denk düşer. XX. yy. fiziği ile yöntem değişikliğe uğrar; bunun nedeni, karmaşık bir teknolojinin deneye aracı olması ve önsezi-den çok uzaklaşmış kuramlar oluşturulmasıdır. Deney, uzun bir kuramsal gelişmenin sonucudur Elde edilen deneyimsel ampirik veriler, karmaşık sorulara verilen yanıtlardır. Çoğunlukla nicel olan bu verilerin toplanması, bir varsayımın oluşumunu matematiksel bir çizim biçiminde belirler; bu çizimin incelenmesi, deneyle doğrulanmış olan yeni bağıntıların ortaya çıkarılmasını sağlar. MATEMATİĞİN İŞLEVİ Yaklaşık yüzyıldan bu yana, fizikteki buluşla¬rın itici güçleri arasında deneyin ve düşünmenin yanı sıra, matematik de yer almaktadır. Bachelard’m da belirttiği gibi, “matematiksel inceleme artık betimleyici değil, oluştu¬rucu, yapıcı bir incelemedir”. Nitekim, bazı yasalar bir başka alandan çıkarılmaktadır Sözgelimi, optik yasaları elektromagnetizmaya egemen olan Maxwell denklemlerinden türetilmiş, bu da ışığın elektromagne- tik alandaki bir titreşim olayından kaynaklandığını ortaya çıkarmıştır. Gene aynı biçimde Lorentz, Maxwell denklemlerini, salt bir matematiksel hesapla maddeyi de içerecek biçimde genişletmiş ve maddenin elektronik kuramının temellerini kurmuştur. Çağdaş fizik kuramları insan düşüncesini durmadan daha güç soyutlama çabalarına zorlamaktadır Çağdaş fizikçi, deneyimin önemini göz ardı etmeksizin, günden güne daha çok bir matematikçiye benzemektedir; ama çalışmalarında matematiğin “mutlak” niteliği yoktur. MATEMATİKSEL FİZİK Galilei’den bu yana, doğayla ilgili en önemli çalışmanın matematiksel bir dille yazıldığı bilinmektedir. Fizik ve matematik arasındaki bu bağ, bilim ilerledikçe günden güne sıkılaşmakta ve çözümlenmesi güç bir felsefî sorun ortaya koymaktadır. GİZEMLİ BİR UYUM Matematikçinin mantıksal çözümlemesinin ürünleri ile tek düşüncesi gerçeğin eksiksiz bir betimlemesini yapmak olan f Fzikçinin gereksinimleri arasında, kesin olarak düzenlenmiş bir uyum varmış gibi görünmektedir. Diferansiyel ve integral hesap olmaksızın klasik Nevvton mekaniği, kısmi türevli denklemler olmaksızın Maxwell elektromagnetizması, tansör hesabı olmaksızın genel bağıllık nasıl anlaşılabilir? Katışıksız soyutlamaların incelenmesi, insan düşüncesinin mantıksal işleyişinin araştırılması olan matematik bilimleri somutun, Doğanın bilimi olan fiziğe hangi mucizeyle uygulanabilmektedir? AYRICALIKLI FİZİK-MATEMATİK BAĞINTISI Matematiğin kural ve koşulları fizikte ve öbür bilimlerde aynı değildir. Matematik bilimleri, söz konusu bilimler kimya, biyoloji, vb. İçin ancak, nicel olanın kullanılmasını sağlayan yalın bir araçtır, ama bu bilimlerin kavram sistemleriyle doğrudan bir bağıntısı yoktur yalın cisim, kalıtım kodu kavramlarının matematikte karşılıkları yoktur. Buna karşılık, fiziksel bir kavram, matematiksel bir ya da daha çok kavramla birleştiğinde sözgelimi, fiziksel hız kavramı ve matematiksel türev kavramı, Matematik, bilimleri sanki fiziğin içine girmiş gibidir. FİZİK FORMUL ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI ''''HASAN BOZKURT'''' ÖĞRETMENE TEŞEKKÜRLERİMİZİ BİR BORÇ BİLİRİZ Mekanik Formülleri 1 Kinematik Formülleri Hareketli bir cismin hız formülü v — Hız, birimi m/sn s — Yol, cismin aldığı yol, birimi metre t — zaman, s yolunu v hızı ile aldığı zaman, birimi saniye. Ortalama hız formülü vort — Ortalama hız s — Toplam yol, alınan toplam yol t — Toplam zaman, Geçen toplam süre Düzgün olmayan hareketin ortalama hız formülü vort — Tüm yol boyunca ortalama hız, v1, v2, v3, … — Yol boyunca belli aralıklarda ki ortlama hızlar, t1, t2, t3, … — Yolun belli bölümlerinde geçen süre. Cismin ivmesini bulma formülü a — İvme, v1 — t1 anındaki hız, v2 — t2 anındaki hız, t — t1– t2 zamanlarının farkı, veya delta t de diyebiliriz. Düzgün hızlanan cismin hız formülü v — Hız, v0 — Cismin başlangıçtaki hızı, a — İcme, eğer 1 a > 0, Düzgün hızlanan hareket; 2 a < 0, Düzgün yavaşlayan hareket; t — Hareketin başlangıcından beri geçen süre. İlk hız olmadan atış hareketi formülü h — Yükseklik, cismin düştüğü yerin yerden yüksekliği, g — Sabit yer çekimi evmesi, Dünya’da m/sn’2 dir, t — Cismin yere düştüğü sürede geçen zaman, v — Cismin yere çarptığı anda ki hızı, veya yere ulaşabileceği maksimum hız. Eğik atış hareketi formülleri h —Cismin maksimum ulaşabileceği yükseklik, g —Sabit yerçekimi ivmesi, t —Cismim uçuş süresi, v0 —Cismin başlangıç hızı, s —Cismin uçuş süresi boyunca aldığı yatay yol, a — Cismin yer ile arasındaki açı. 45 Derecede maksimum yol ve maksimum yüksekliğe ulaşır. Açı ne kadar yüksek olursa “h” da onunla oran ile artar, “s” ise ters orantılı şekilde azalır. Tersi durumda ise diğer olaylar tersi olur. Merkezcil ivme formülü a — Merkezcil ivme, v — Hız, R —Cismin döndüğü veya hareket ettiği çember veya dairenin yarıçapı. 2 Dinamik Formülleri Newton’un 2. yasası F — Cisme etki eden tüm kuvvetlerin bileşkesi, m — Cismin kütlesi, a — İvme, cisme etki eden kuvvetin kazandırdığı ivme Fizik Tarihi Kronolojisi - 1 600 600'de Thales ilk düşünceler demirin manyetizmasının keşfi. 450 480-350 yılları arasında Leucippus ve Democritus ' un atom kavramını ortaya attı. 335 Aristoteles, doğa tarihiyle ve evrenin yapısıyla ilgili önemli bilimsel kitaplar kaleme alır. 250 287'de matematikçi ve mucit Arşimet hidrostatik, kaldıraç 150 Ptolemaios, yıldızlarla gezegenlerin hareketleri hakkındaki Almagest'i yazdı. ARCHİMEDES SCİENTİST 965 Optik konusundaki çalışmalarıyla ünlü Arap fizikçi İbnülheysem Alhazen doğdu. 1453 Copernicus, gezegenlerin Dünya'nın etrafında değil, Güneş'in etrafında döndüğünü ortaya atan kuramını yayımladı. 1543 Copernicus, gezegenlerin Dünya'nın etrafında değil, Güneş'in etrafında döndüğünü ortaya atan kuramını yayımladı. Andreas Vesalius, insan anatomisiyle ilgili yeni bir elkitabı çıkardı. 1574 Tycho Brahe, gökyüzünü gözlemek için Hven adasında bir gözlemevi kurdu. 1596 Matematikçi ve filozof Rene Descartes doğdu. 31 Mart 1610 Galileo Galilei, teleskop kullanarak yaptığı gökbilimsel keşifleri konu alan Yıldızların Habercisi'ni yayımladı. 1618 Johannes Kepler, gezegenlerin Güneş'in çevresinde çizdikleri elips biçimindeki yörüngeleri betimleyen yasaları yayımlar. GALİLEO GALİLEİ 1632 Galileo, lki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog'u yayımlar. 1642 Ünlü fizikçi Isaac Newton doğdu. 25 Aralık 1644 Descartes'ın en önemli bilimsel çalışması Felsefenin İlkeleri yayımlandı. 1682 Edmond Halley, daha sonra kendi adıyla anılacak bir kuyrukluyıldızın yörüngesini çizip betimledi. 1687 Newton'un, evrensel çekim yasalarını formülleştirdiği Principia başlıklı kitabının yayımladı. AYZEK NİVTON 1703 Newton, Kraliyet Derneği'nin başkanlığına getirildi ve 1727'de ölümüne dek bu görevde kaldı. 1704 Newton, mercekler ve ışık hakkındaki, Optik başlıklı kitabını yayımlar. 1705 Francis Hauksbee, vakumlu bir küreyi sürterek anlık, parlak elektrik ışıkları elde etti. 1706 Benjamin Franklin doğdu. 17 Ocak 1729 Stephen Gray, elektriği büyük uzaklıklara iletti. 1745 Elektrik depolayan bir alet olan Leiden şişesi bulundu. 1752 Benjamin Franklin, yıldırımın elektrikten kaynaklandığını gösterdi. 1791 Luigi Galvani, kurbağalarla yaptığı elektrik deneylerinin sonuçlarını yayımladı. 1799 Alessandro Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı Fizik Tarihi Kronolojisi - 2 1819 Fresnel, ışğın hareket yönüne çapraz titreşim dalgaları olduğunu gösterdi. 1820 Hans Oersted, elektrik akımının pusulanın iğnesi üzerinde manyetik etki yarattığını gösterdi. 1824 Carnot, termodinamiğin temellerini attı ve termodinamiğin birinci yasasını defa entropiden bahsetti. 1831 Henry, ilk elektrik motorunu imal etti. 1841 Michael Faraday, hareketli bir mıknatıstan elektrik akımı elde etti. 1842 Doppler, bir kaynaktan çıkan ses dalgalarının frekanslarına ait doppler yasasını buldu. 1846 Galle neptün gezegenini keşfetti. 1848 Joule, kinetik teoride gazların hızlarını tesbit etti. 1847 Helmholtz enerjinin korunumu yasasını ispatladı. 1850 Clausius ve Thomson L. Kelvin Termodinamiğin ikinci yasasını entropinin formülasyonunu yaptı. 1872 James Maxwel, manyetik ve elektrik kuvvetleri birleştirerek elektromanyetik kuvvetin denklemlerini çıkardı. 1886 Heinrich Hertz, radyo dalgalarının varlığını gözler önüne seren araştırmalarına başladı. 1887 Tesla, ilk AC elektrik motorunu imal etti.. 1887 Michelson ve Morley ışık hızının her yönde aynı olduğunu buldular. 1888 Hertz, radyo dalgalarını keşfetti. 1895 Wilhelm Röntgen, X-ışınlarını buldu. 1896 Antoine Becquerel, uranyumun radyoaktif olduğunu buldu. THOMAS EDİSON 1897 Thomson elektronu keşfetti. 1898 P. ve Marie Curie radyoaktifliğin atomik bir olay olduğunu açıkladılar. 1900 Max Planck karacisim ışımasını kuantumlanmış enerji le açıklayarak kuantum kuramının doğuşu 1904 P. Curie piezoelektriği keşfetti. 1905 Albert Einstein 'ın fotoelektrik olayı açıklaması. 1905 Albert Einstein, Özel Görelilik kuramı ile modern fizik başlamış oldu. 1906 Nernst, termodinamiğin üçüncü yasasını buldu. 1911 Marie Curie, radyoaktiflik konusunda kendi başına yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel Ödülü aldı; böylece de bu ödülü iki kez alan ilk kişi oldu. 1911 Ernest Rutherford, atomun merkezinde bir çekirdek olduğunu gösterdi. 1911 Kandilli Rasathanesi Rasathane-i Amire Mehmet Fatih Gökmen tarafından Kandilli Rasathanesi kuruldu. 1913 Niels Bohr, hidrojen atomu için yeni bir model önerdi. 1915 Einstein, "Genel Görelilik" konusundaki yazısını yayımladı. 1923 Arthur Compton, Compton Şaçılması olayını ortaya koydu. ALBERT EİNSTEİN Fizik Tarihi Kronolojisi - 3 1923 Louis de Broglie dalga - parçacık ikiğini genelleştirdi. 1925 Wolfgang Pauli Dışlama İlkesini ortaya koydu. 1925 Max Born Matris mekaniğini Buldu ve kuantum teorisine uyguladı. 1926 Dirac Kuantum Mekaniğinin teorik yapısını kurdu.. 1926 Dirac ve Enrico Fermi Fermi-Dirac İstatistiğini açıkladılar ve Katıhal Fiziği doğmuş oldu. 1927 Werner Heisenberg ünlü Belirsizlik İlkesi'ni açıkladı. 1927 Georges Lemaître, evrenin sürekli genişlediği düşüncesini ortaya attı. 1928 Dirac Antimaddeninde varlığını öngören rölativistik bir kuramını ortaya koydu. 1929 Hubble, gökadaların birbirlerinden uzaklaştığını gösterdi. Bu da "Büyük Patlama Kuramına" temel oluşturdu. 1930 Tombaugh, Pluton gezegenini keşfetti. 1932 Carl David Anderson Antimaddeyi ilk parçacık pozitron adı verilen antielektrondu. 1932 Chadwick, nötronu buldu. 1932 Jansky, yıldızlardan gelen radyo dalgalarını keşfederek radyoastronomiyi başlattı. 1934 Hildeki Yukawa, çekirdek kuvvetlerinin, mezon adı verilen ağır parçacıklarca iletildiği düşüncesini ortaya attı. Güçlü nükleer kuvvet 1942 İlk Nükleer reaktör Chicago'da çalışmaya başladı. 1945 İlk atom bombası Hiroşima üzerinde patlatıldı. 1948 Richard Feynman, Jullian Scwinger ve Itiro Tomonaga Kuantum elektrodinamik kuramı gelştirdiler. 1948 Hermann Bondi ve Thomas Gold evrenle ilgili "Durağan Durum " kuramını ortaya attı. 1948 Gamow, güneşteki nükleer reaksiyonu açıkladı. 1955 Segre ve Chamberlain antiprotonu keşfettiler. 1960 Maiman, ilk lazer ışığını ürettti. 1964 Robert Wilson ile Arno Penzias uzayda radyo parazitleri saptadılar. Bunların, Büyük Patlama'nın yankısı olduğu düşünüldü. 1964 Murray Gell-man madde parçacıklarını oluşturan ve kuark adı verilen temel parçacıklarla ilgili bir model geliştirdi.. 1965 NASA'nın "Gemini 4" projesi kapsamında uzaya gönderilen McDivitt ve White adlı astronotlar, uzayda ilk yürüyüşü gerçekleştirdiler. 1969 Armstrong ve Aldrin aya ayak basan ilk insanlar oldu. 1969 Kuarkların varlığı deneysel olarak kanıtlandı. * *** ********* ******************* ******************************** ''''''ÖNEMLİDİR''''''' PAYLAŞIMLARIMIZ GOOGLE VE DİĞER ARAMA MOTORUNDA YAYINLANMIŞ ÇEŞİTLİ ÇALIŞMALARDAKİ ALINTILARDAN OLUŞMAKTADIR VE TAMAMEN BİZE İLGİNÇ GELEN KONULARIN PAYLAŞIMINDA FAYDA SAĞLAYABİLECEĞİMİZ DÜŞÜNCESİNDEN HAREKETLE ORTAYA ÇIKMIŞTIR VE TİCARİ DEĞİLDİR.. BİLGİ AKTARIMLARIMIZDA SAKINCALI VEYA PAYLAŞIMI İSTENMEYEN ALINTILAR OLURSA UYARILDIĞIMIZDA PAYLAŞIMLARIMIZDAN ÇIKARILACAKTIR...!! 12 Mayıs 2022, 2357 - Zülal Güneş YazdıKitaplarla Kurulan Dostluk Metni Cevapları3. Tema Okuma Kültürü 7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları 80, 81, 82, 83, 84, 85. Sayfa MEB Yayınları7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı 80 Sayfa Cevapları MEB YayınlarıHazırlık Çalışmaları7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı 82 Sayfa Cevapları MEB Sınıf Türkçe Ders Kitabı 83 Sayfa Cevapları MEB Yayınları2. Etkinlik3. Etkinlik4. Etkinlik7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı 84 Sayfa Cevapları MEB Yayınları5. Etkinlik6. Etkinlik7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı 85 Sayfa Cevapları MEB Yayınları7. EtkinlikGelecek Derse HazırlıkArchimedes ArşimetNewton NivtınOwen Ovın7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı 80 Sayfa Cevapları MEB YayınlarıHazırlık ÇalışmalarıSeneca’nın Seneka “Kitapsız yaşamak; kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.” sözünü açıklayınız. Cevap İnsanlar bilgileri kitaplardan öğrenirler. Kitapsız yaşayan bir kişi yani bilgisiz biri anlamına ilgili bir özdeyiş oluşturarak arkadaşlarınızla paylaşınız. Cevap Kitaplar yaşamın bir kitaplarla insanlar nasıl dost olabilirler? Cevap Kitaplar, yalnız olduğumuz zaman yanımızda olan bir dosttur. Aynı zaman da dostlardan öğrenilen doğru ve yanlışları kitaplar sayesinde de Sınıf Türkçe Ders Kitabı 82 Sayfa Cevapları MEB Okuduğunuz şiirde geçen anlamını bilmediğiniz kelimeleri belirleyerek kelimelerin anlamlarına ilişkin tahminlerinizi yazınız. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Türkçe sözlükten kontrol ediniz. Cevapb Belirlediğiniz kelimeleri anlamlarına uygun olarak birer cümlede kullanınız. CevapErkilet güzelini bağ arasında her zaman merak Sınıf Türkçe Ders Kitabı 83 Sayfa Cevapları MEB Yayınları2. EtkinlikAşağıdaki soruları okuduğunuz metinden hareketle Şairin kitaplarla tanışması nasıl olmuştur? Cevap Kitapları cüz adı ile Şiirde, kitapların hangi özellik ya da özellikleri, ön plana çıkarılmıştır? Cevap Kitapların arkadaş olması, içinde ki bilgi çokluğu, ufkunu geliştirmesi ön plana Şair, çocuklara kitaplarla ilgili ne gibi tavsiyelerde bulunuyor? Siz bu tavsiyelerden hangilerini yapıyorsunuz? Cevap Kitaplar ile dost olmaları için tavsiyede Şairin şiirine “Kitaplarla Kurulan Dostluk” başlığını koymasının nedenleri neler olabilir? Cevap Kitapların insanlara bir dost olarak gördüğü için bu başlığı koymuş Kitap okurken hissettiğiniz duygularla şairin kitap okurken hissettiği duyguları karşılaştırınız. Cevap Kitap okurken kendimi başka bir dünyada sanki o anlara şahit oluyormuşum gibi Kitaplardan yoksun bir hayatın nasıl olacağı ile ilgili görüşlerinizi nedenleriyle anlatınız. Cevap Kitaplar insanları rahatlatan birer dost, arkadaş gibi gördüğümüz araçlardır. Bunlardan yoksu olduğumuz zaman bilgisiz, mutsuz, hayal gücü gelişmemiş kişiler EtkinlikOkuduğunuz şiirde kullanılan söz sanatlarını ve kullanıldıkları bölümleri bularak yazınız. CevapSevdiklerim için yüreğim/Bir köz gibi yanarken, BenzetmeGün gün serpildin/Gür bir ağaç gibi Benzetme“Çalıkuşu”yla söyleştim KişileştirmeSevgilerin ölümsüzüyle dolup taştı Yüreğim. Abartma4. EtkinlikSeçtiğiniz şair ve yazarlardan birisiyle ilgili yaptığınız araştırma sonuçlarını arkadaşlarınıza anlatınız. CevapHalide Edip Adıvar1884 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini özel dersler ile tamamlayıp daha sonra Üsküdar Amerikan Kolejine gitmiştir. Küçük yaşlarında İngilizce eğitimi almış ve ilk çeviri kitabı 1897 yılında “Ana” yayımlanmıştır. İkinci Meşrutiyetin ardından kadın hakları ile ilgili il yazısı “Tanin” adlı gazetede ve müfettişlik yapmıştır. Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin kurucularından biridir. İzmir’in Yunan işgalini protesto amaçlı konuşmalar yapmıştır. Kurtuluş savaşında cephede görev yapmış ve Sakarya savaşında onbaşı, İzmir’in kurtuluşundan sonra ise başçavuş rütbesi verilmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra 14 yıl İngiltere ve Fransa’da yaşamını sürdürmüş, 1939 Türkiye’ye dönmüştür. 1950 yılında Demokrat Parti üyesi olarak İzmir’de milletvekili seçilmiştir. 9 Ocak 1964 yılında hayata gözlerini Sınıf Türkçe Ders Kitabı 84 Sayfa Cevapları MEB Yayınları5. EtkinlikTabloda verilen fiilleri belirtilen özelliklere uygun şekilde örnekteki gibi çekimleyiniz. Cevap6. EtkinlikKütüphaneden alarak okuduğunuz kitaba ait bilgilerden hareketle aşağıda verilen “Kitap Özet Formu”nu doldurunuz. CevapKİTABIN ADI Momo KAHRAMANLAR Momo, Beppo, Gigi, Hora Utsa, duman Adamlar ZAMAN ve MEKÂN Çok eski zaman büyük bir kentte geçmektedir. KONU Momo adlı küçük bir kızın duman adamlara karşı mücadelesi anlatılmaktadır. ÖZET Büyük bir kente Momo adlı bir kız taşınır. tek başına yaşayan bu Momo orada ki halkın yardımı ile bir evi olur. Bir gün duman adamlar ortaya çıkar. Bu durman adamlar insanların zamanlarını çalmaktadırlar. Duman adamların tek vazgeçemediğim şey sigaradır. Momo bu duman adamlara engel olmaya çalışır. İnsanlar ile konuşur ve duman adamlar bunu önlemeye çalışır. Momo zaman bekçisi olan Hora Usta’nın yanına gider. Hora usta zaman çiçeğini Momoya verir. Momo duman adamları takip eder ve bulundukları yeri öğrenerek sonsuza kadar yok olmalarını sağlar. ANA FİKİR Zaman yaşamın kendisidir. Yaşamın yeri ise yürektir. EN BEĞENDİĞİM BÖLÜM Mom’nun duman adamları takip edip onları yok ettiği bölümü çok beğendim. YAZAR Michael Ende7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı 85 Sayfa Cevapları MEB Yayınları7. EtkinlikAşağıda bir bölümü verilmiş olan şiiri tamamlayınız. Şiirinize uygun bir başlık belirleyiniz. Ben küçükken bazen soruyorlardı Düşünmeden “Ne var bu kitaplarda?” Aslında bilmeden üzüyorlardı Nedense cevabı yok hatırımda. CevapKitaplar hayaller ülkesi Gelir bulur her zaman bizi Eğlenip öğrenmemizi Sağlar her zaman yenilikleriKitaplar dosttur Her daim yanında olur Bizi alır götürür Yeni bir dünya Derse Hazırlık“Archimedes Arşimet, Newton Nivtın ve Owen Ovın”ın bilim dünyasına katkıları nelerdir? Araştırınız. CevapArchimedes ArşimetSuyun kaldırma kuvvetini ispat etmiştirKürenin hacmini ve yüzölçümünü hesaplamak için formül bulmuşturDenge prensibini bularak kaldıraçlarla olan yüzeyleri hesaplamak için formül bulmuşturNewton NivtınYer çekimini ispat etmiştirYansıtmalı teleskop icat etmiştirNewton mekaniğini ve Diferansiyel hesaplamalarını geliştirmiştirOwen Ovınİnsan anatomisiZeoloji bilimiAntropoloji bilimi, ile ilgili alanlarda katkıları bulunmaktadır. Yorum Yazmak İster misin?Forum Ders Cevapları Copyright © 2019-2022 Archimedes Arşimet, Newton Nivtın ve Owen Ovın”ın bilim dünyasına katkıları nelerdir? Araştırınız. ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları 1Archimedes Arşimet, Newton Nivtın ve Owen Ovın”ın bilim dünyasına katkıları nelerdir? Newton ve Owen’ın Bilim Dünyasına Katkıları Nelerdir?Bilim, insanlığın ortak katkıları ile büyüyen bir ağaç gibidir. Zemini dünya olan bu ağacı, dönem-dönem bütün insanlık sulamıştır ve sulamak da zorundadır. Devasa bilim ağacının meyvelerinden de bütün insanlık yararlanmaktadır. Bu noktada bilimin; Türk ya da yabancı, Müslüman ya da gayr-ı Müslim Müslüman olmayan kim tarafından geliştirildiğine bakılmadan gelişimine katkı verilmesi ve bilimin faydalarından yararlanılması gerekmektedir. Peygamberimiz buna dikkat çeken bir hadisinde “İlim Çin’de de olsa gidip alınız buyurmuştur”. Archimedes Arşimet, Newton Nivtın ve Owen Ovın’ın bilim dünyasına katkıları nelerdir birlikte göz Arşimet’in Bilim Dünyasına Olan Katkıları Nelerdir?Arşimet bilim dünyasına fizik ve matematik alanları başta olmak üzere pek çok katkı sunmuştur. Arşimet’in icatlarının ve buluşlarının bazıları şunlardır» Suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. Suyun kaldırma kuvvetini ispat etmiştir» Arşimet Vidası» Arşimet’in Pençesi» Architonnerre» Kürenin yüz ölçümünü ve hacmini hesaplayan formülü buluş ve kullanmıştır.» Denge prensibini bulmuş ve kaldıraçlarla kullanmıştır.» Eğri yüzeylerin alanlarını hesaplayan formülü bulmuş ve Nivtın’ın Bilim Dünyasına Olan Katkıları Nelerdir?Isaac Newton mekanik, fizik ve matematik başta olmak üzere pek çok alanda bilimsel icatlara ve buluşlara imza atmıştır. Newton’un icatlarının ve buluşlarının bazıları şunlardır» Yer çekimini bulmuştur. Yer çekimini ispat etmiştir» Yansıtmalı teleskobu icat etmiştir.» Kütle çekimini ispatlamış ve kullanmıştır. Kütle çekim yasasını bulmuştur» Kendi adı ile anılan Newton mekaniğini bulmuştur.» Diferansiyel ve integral hesaplamaları Owen soy ismine sahip birden çok bilim adamı vardır. Türkçe kitabında hangi bilim adamı kastedildiği bilinmediği için bu konuda bilgi Newton ve Owen’ın Bilime Katkıları Sayesinde Neler Geliştirildi?Arşimet, Newton ve Owen’ın bilime katkıları, hali hazırda kullandığımız yüzlerce farklı ürünün ve teknolojinin temelini oluşturmaktadır. Bunlardan sadece bir kaçından bahsetmek gerekirse; Arişemt Newton ve Owen’ın bilime katkıları olmasaydı şu ürünleri bugün kullanamıyor, şu araştırmaları yapamıyor olurduk.» Televizyon» Akıllı Telefon» Gemi ve su taşıtlarının neredeyse tamamı» Cam şişe ve bütün cam ürünleri» Küre içeren bütün aletler» Gözlük, teleskop ve mercek içeren bütün aletler» Otomobil ve diğer taşıtlar» Kurulum gerektiren her türlü araç gereç» Uydu ve uydu sayesinde kullanılabilen araçlar» Uzay araştırmaları» Yer altı ve deniz altı araştırmaları***7. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Cevapları MEB Yayınları Sayfa 85 hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilir, emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilirsiniz. Türkçe Ders Kitabı Cevapları ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER! 0 kauntom enerji tearisi , genel görerlilik kuramı ve atom teorisi kauntuma bağlı ama buda yrı bir teorisi ayrıca elektrik teorilerinin gelişiminde silah endüstirilerinin gelişimşnde birçok teoriissiii var 0 ilk okulda bir haatalığı yüzünden gerizekalı konumunda bakılan bir öğrencidir tek suçu harflerin yerlerini gördüğüyle birleştirdiğinin farklı olmasıydı peki bu gerizekalı olduğunun kanıtımıydı sizce ? en büyük kazandırdığı şey moleküler yapıyı parçalayarak atomu bulmuş olmasıydı fakat bulduğu fizik formülü ile 142 formülü tek formülde topladığı söylenir yaptığı işler herzaman güzeldi fakat hem dünya hemde ünsanlık uğruna kötüye kullanıldı. 0 e=mc2 ve izafiyet teorisini biliyorum . okulda sunum olarak anlatılmıştı yoksa adamın dilini çıkardığı fotoğraf haricinde pek bir bilgim yok . 0 e= , atom ve kuantum teorisi ve daha bir cok sey 1 birçok teorisi vardır izafiyet olsun emc kare olsun siz albert einstainin öldükten sonra beyninin incelendiğini biliyormuydunuz. 0 bu unlu fizikcinin bence kazandirdigi en buyuk formul e=mc2 aciklamasida bir kutlesi olan hicbir sey isik hizindan daha hizli gidemez 0 kendisi özellikle zaman ve uzay için düzenlenmiş bağlılık teorisini teoriyi izafet teoresi olarak bilinmekte ve fizik dünyasında bu isimle tanınmaktadır. newton denilen kanunları değiştiren ve kütle enerjisinin eşdeğerli olduğunu en uzun süren sınırlı bağlık 0 enerjiyi yanı elektriği keşfetmiştir ve şuan teknolojimiz onun ve onun gibi bir çok bilim insanının sayesinde gelişiyor. 0 enerjinin konumu ve yer çekimi kanunları çok önemlidir başka ürettiği teoriler vardır ama ispatlanamamistir . atomu parçalamıştır 0 albert einstein ın dünya ya kazandırdığı bir çok teori üretildi. 0 albert einstein 'ın bilim dünyasına kattığı faydaları sıralamakla bitmez en önemli teorileri arasına enerjinin korunumu ve yer çekimi kanunları gelmektedir ayrıca kendisinin yaptığı çalışmalar ve kendisinin ispatlanmayan hipotezleri bile günümüzde araştırılmakta ve mühendislik eğitimi gören insanların karşısına einstein zamanında bulduğu ve tamamladığı çalışmalar adeta kendisinin o zamana fazla geldiğini yaptıgı kabullerle ve ispatlarla bilim dünyasında önemli buluşların ve yeniliklerin ortaya çıkmasını sağladığı gibi günümüze kadar gelişerek gelmesini sağlamaktadır. 0 en onemlisi e=mc2 kara olan ve bunun gibi bircok onemli teorilei bilim dunyasina kazandirmistir. 0 lbert einestain oncelikke okula giderken deli sanılmış budüşüncekeri için daha etrafındajiler ailesine onun deli olduğunu söylemişler , verin bir bir tamirciye calışsın dwmişler fakat aile buna aldırış etmeyip ona gğvenmiş , albert enistan bir çok teoride bulunmuş tur bunların ilki atomu parçalaçmak fakat eniştaın ilerdi uçak vee arabaların olucagını söyleyince herkes onunla , dalga geçmiş fakat , şimdi görüyoruz ki eniştaın nın söyledikleri bir bir cıktı ve hala eniştanın dedikleri çıkmaya devam ediyor , fakat insanlar o zaman aniştaına inansalardı , şimdi belki biraz daha fazla ilerde olabilirdik , aniştaın hiç boş konuşmadı ve tüm dedıkleri çıktı , aniştan bir cok seyin ilkini yapmıştır . 1 izafiyet teorisi , kuantum teorisi , genel görelilik kuramı ve ikizler paradoksu foksi 10/02/2019 0136 0 albert einsteinin bilim dünyasına kazandırdığı en önemli kanun e=mc2 yani görecelik kanunudur. ve kendisi atom bombasının yapılmasında rol oynamıştır 0 e=mc kare yani görelilik kanunu. önemli olan göreceliktir 0 albert einstein dünya tarihinde yaşamış en değerli bilim adamlarından biridir. hee sayısalcının fizikte kullanıdığı e=mc2 formülünü bulan kişidir. en küçük yapı taşı olan atomu parçalara ayırmıştır. aynı zamanda atatürk/ismet inönü zamanında türkiye'ye sığınma talebinde bulunmuştur kendi el yazısıyla ama kabul edilmemiştir. ilkokulda aptal gözüyle bakıldığı söylenir ama bu tamamen yanlış bir olaydır dilden dile yayılmıştır. ama konuşamadığı gerçektir. aynı zamanda ateist olduğu da söylenmektedir. 0 benim bildiğim teorisi kuantum enerji teorisidir. bu teori e=mc^2 bu formülün türkçe hali enerji =kütle x ışık hızının karesi ile kuantumun enerjisine ulaşılır. bu einstein'in en önemli teorisidir ve fizik dünyasında çok önemli bir yeri vardır. 0 albert einstein'ın bilim dünyasına yaptığı en büyük şey atom bulmaktı bunu ilk bulduğunda biraz sevinmişti ama zaman ilerleyince her şeyin kötü olduğunu anladı ve insanların kat etmeye başladığı zaman her şey geç olmuştu 0 akneler einstein alman kökenli bir bilim konuşmaya çok geç başlatmış ilk okulda hocaları temebel ve zeka gerilip var diye okula almadığı bir öğrenci kendini kendine öğrenerek araştırarak ilerleyen yollarda tüm arkadaşalarınj geride bırakacaksa üşütün zekalı bir birey olduğunu göstermeye einstein bilim dünyasına bir çok bilgi bırakmıştır dünyayı yeni bir döneme sokacak buluşlar bazıları şu teorisi zamanın göreceliliğine göre zaman mekana göre farklılık kara deliğin yakınında geçen zaman ile dünyada geçen zaman aynı teorisi ile atom altınparçacıkların olduğunu keşfetmemiş ve bu parçaçacıkların çok büyük enerjiler taşıdığını açığa maddelerin bir enerjisi olduğunu formulü yeni bir çağ nazi baskısından kaçıp amerika’ya sığındığında hidrojen bombasını icat paralel evrenler teorisi ile bilime yeni bir felsefe ve matematikte ulaşılması güç problemlere çözüm bularak bilimin önünü atatürk döneminde ismet inönü’ye mektup yazarak türkiye’ye gelmek istediğide bilim dünyasında çağ açıp çağ çağ kapatan bilim adamıdır.

arşimet in bilim dünyasına katkıları nelerdir